Bugün sizlere yaşanmış bir hikayeyi anlatacağım.
Fabrikanın yapıldığı arazi, tarıma elverişsiz,bataklık bir alanmış. Sadece göçebelerin oturdukları derme çatma evler, çadırlar ve kerpiçten yapılmış bir kahvehane varmış. "Eğrek" denilen bu yeri onlar kullanır, hayvanlarını otlatır ve orada yaşarlarmış. Yabancıların girmeye çekindiği tekin olmayan bir yermiş...
Sümerbank Basma Kombinasının yapılacağı arazinin etüd çalışmaları için Nazilli'ye gelen Profesör Orlof başkanlığında Rus ve Türk uzmanlardan oluşan heyet bu alanda incelemelerde bulunurken, arazinin bataklık ve sivrisinek yuvası olması heyettekileri endişelendirmiş, zaten fabrikanın buraya yapılmasına karşı içlerinde sakladıkları muhalefet fikrini ,o sırada Nazilli'de sıtma hastalığının yaygın görülmesine bağlayıp, Atatürk'ü fabrikanın Nazilli'ye yapılması düşüncesinden caydırma konusunu aralarında konuşurken. Heyetin ziyareti esnasında arazide hayvanlarını otlatan ve olayı başından beri takip eden, bir göçebe delikanlısı heyettekilere seslenir.
-Ben burada doğdum,burada büyüdüm .
-Madem burası sıtma yuvası, yaşamak için uygun bir yer değil.
-İçinizde benimle güreşecek kendine güvenen biri varmı?
Heyetteki takım elbiseli uzmanlar,beklemedikleri çıkış karşısında,üstü başı yırtık zayıf göçebe delikanlısına cevap veremeden birbirlerine bakar kalırlar.
Komisyondakiler Nazilli'ye güreşmek için gelmemişti. İşi gücü bırakıp baldırı çıplak delikanlıyla güreşmeleri beklenmezdi ama delikanlının cesur çıkışından da herkes etkilenmişti..
Heyet Nazilli'den ayrılır, raporları olumludur, fabrika Nazilli'ye yapılır.
Nazilli Basma Kombinası açıldıktan 66 yıl sonra kapatıldı ama.....
İşin asıl tuhaf tarafı, Yurtdışından gelip çalışan yabancı uyruklu kişilere bile ekmek kapısı olan Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası'nın yıllarca o topraklarda yaşamış bu vatandaşlarımıza ekmek vermemiş olması... Sevgiyle kalın. İlhan ÖDEN

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder