26 Nisan 2020 Pazar

BİZDE G*TE,G*T DERLER...



Sümer ortaokulu henüz yeni binasına taşınmamıştı.Sümer ilkokulu binasını ilkokul öğrencileriyle dönüşümlü olarak kullanıyorduk.Sabah ilkokul öğrencileri,öğleden sonra biz aynı sınıflarda ders yapıyorduk.

Orta 2. sınıftaydık. Okulun son günleri karne vaktinin yaklaştığı zamanlardı. Fen bilgisi öğretmenimiz Ayfer Yüzbaşıoğlu 
durumu kritik olan arkadaşlarımızı kurtarma sözlüsüne kaldırıyordu. Birkaç öğrenciyi sözlü yaptıktan sonra İsmail Eksen arkadaşımızı tahtaya kaldırdı ve "Tavukların sindirim sisteminin şemasını" çizmesini istedi.

İsmail sorunun bildiği yerden çıkmasının sevinciyle ve kendinden emin bir şekilde tavuğun sindirim sistemini güzelce 
tahtaya çizdi. Her organı farklı renk tebeşirle boyadı.En yukarıdan başlayıp sırayla oklar çizip her organın ismini yazarak, şeklin alt tarafına doğru iniyordu. İlk anlarda her şey yolunda gidiyordu ama ne olduysa birdenbire durdu,öylece kalakaldı. Bir Ayfer hanıma,bir sınıfa,bir tavana bakıyor ama bir türlü son organın ismi aklına gelmiyordu. Ayfer hoca not vermek için şeklin bitmesini bekliyor İsmail'i hadi oğlum diye sıkıştırıyordu...

 İsmail bir süre bekledi, baktı sınıftan kopya veren yok,anüs'ün de aklına geleceği yok, son organın adını herkesin bildiği gibi " 
G*T " şeklinde yazdı ve yerine oturdu. Suratı kıpkırmızıydı...

Sınıfta önce bir kaç kıkırtı duyuldu,arkasından adeta bir kahkaha tufanı koptu. Ayfer hoca dahil tüm sınıf gülmekten yerlere yatıyordu. Neyse ki Ayfer hoca olaya her zamanki hoşgörüsüyle yaklaşıp İsmail'e tam not verdi. 

İsmail sınıfı geçti... 
Bu da bize güzel bir okul hatırası olarak kaldı. İlhan Öden

23 Nisan 2020 Perşembe

MAKARAM "KARA" BAĞLAR...

EREĞLİ SÜMERBANK İMALATI MAKARALAR

Makaralar beni çocukluk günlerime götürdü...
Biz "Şeytan uçurtması ya da kıvırtma" derdik. Şimdiki çocuklar bilmez. Defterimizin ortasından iki yaprak koparır,hemencecik yapı verirdik. Basit bir şeydi ama çok güzel uçardı. Güzel uçması için de kaldırabileceği ince hafif iplikler isterdi. Bizde annemizin dikiş kutusundaki bu makaraların birinden biraz iplik alır uçurtmamıza bağlardık. İşimiz bitse de artık o iplikler geri gelmez, telef olur giderdi. Annelerimizden bu yüzden çok azar işitirdik ama yine de yapacağımızdan geri kalmazdık.


Şeytan Uçurtması
Hele durun bakalım! Makaralarla işimiz daha bitmedi...
Gözlerimiz hep annelerimizin dikiş kutularındaki makaraların üzerindeydi. Kargıdan araba yapmak için boşalmalarını dört gözle beklerdik. O zamanlar oyuncaklarımızı  hep kendimiz yapardık. Neler yaptığımızı da başka bir yazımda anlatırım. Biz kargıdan arabamıza geri dönelim.

Bu makaraların birde daha küçükleri vardı. Bulursak onlardan iki tane,bulamazsak, bunları tam ortadan keser arabamıza tekerlek yapardık. Ortasına ince bir mil,kalınca bir kargıdan şase,telden bükme yuvarlak direksiyon,yandan da bir vites kolu taktık mı işlem tamamdı.


Az kalsın unutuyordum.Havalı olsun diye 
bir de bayrak takardık. O zamanlar bisikletlere takılan üçgen bayraklar vardı. O bayraklardan bulmaya çalışırdık,bulamazsak milli bayramlarda sınıflarımızı süslediğimiz kağıt bayraklardan mutlaka bulur, anten gibi uzattığımız telin ucuna  takardık.

O zaman annemiz Fabrika fırına, yardım sandığına ,gazeteciye,manav Cemal amcaya gönderse bile, gitmek hiç zor gelmezdi. Kargıdan arabamıza atlar Sümerbank lojmanlarının düzgün beton yollarında,mahsusçuktan değiştirdiğimiz her vitese,her ara gazına, ağzımızla uygun motor sesi gibi sesler çıkararak, bayrağımızı dalgalandıra dalgalandıra giderdik...


İşte böyle... Makara beni,belki sizi de alıp, 50 sene öncesine kadar götürdü...


"Makaram sarı bağlar,kız söyler gelin ağlar" 
diye  bir türkü vardı,bilirsiniz. O türküdeki gelin hala ağlıyor mu bilmem ama biz Sümerbank çocuklarının göz yaşları dinmiyor, kolay kolay dineceğe de benzemiyor...  Muhabbetle kalın.  İlhan Öden

19 Nisan 2020 Pazar

BİLİN İSTEDİM...

BİLİN İSTEDİM
Bu arkadaşın adı Hristodoulos Onguras 1941 yılında Yunanistanın Samos (Sisam) adasından Nazilli Basma fabrikasında çalışmaya gelmiş.

Bunun gibi kadın-erkek-çocuk çok sayıda farklı ülkelerden gelen başka yabancı işçiler de var. Şimdi bırakın elin yabancısının Nazilli'ye gelip çalışmasını, Nazilli'nin gençleri bile çalışmak için başka şehirlere gidiyor.

Hristodoulos Onguras 'ın fabrika sicil kaydı.

3 Nisan 2020 Cuma

MASKE'den SÜMERBANK'a



Fotoğraftaki ürün Sümerbank üretimi Polis kıyafetidir. 1990 ve öncesinde devlet kurumlarının,ordunun,belediyelerin,memurların bu gibi tüm ihtiyaçları devlet adına Sümerbank tarafından üretiliyordu."Devlet ihtiyaçlarını kendi belirlediği fiyattan ve kaliteden kendi fabrikalarından alıyordu" ihale yok,aracı yok,hile yok,tüm yurtta herkese aynı fiyattan satılıyordu.


Fabrikalar kapatılıp üretim durduruldu. Bu gibi ürünlerin ihaleleri özel şirketlere verildi. Şimdi bu işlerden kimler,ne kazanıyor,devlet karlı mı? Zararlı mı çıktı? O konulara hiç girmek istemiyorum.

Lafı şuraya getireceğim;
Bugün Sümerbank fabrikaları açık olsaydı bulmakta sıkıntı çektiğimiz,en kaliteli ve en ucuz tıbbi maskeleri ve diğer ihtiyaç maddelerini üretir.Hem ülkemizin hem de dünyanın ihtiyacını karşılardı. Biz de "Talep arttı,fiyatı 10 katına çıkarıyorlar" diye fırsatçılardan şikayet etmezdik. İlhan Öden