15 Ocak 2013 Salı

Atatürk'ü Gıdıgıdı'ya bindirelim mi?


Bloğumun adını “Türkiye’yi ve Sümerbank’ı çok seviyorum” koydum. Bir zamanlar Sümerbank reklamlarında kullanılan bu sloganı internet sayfama isim olarak seçmem elbette ki tesadüf değil. Yaptığım çalışmalar, harcadığım karşılıksız emeğin kaynağında da Sümerbank sevgisi ve ekmeğiyle büyüyüp, çocuklarımı beslediğim bu kuruluşa olan vefa borcum var.

Sümerbank sevgisinden başladı, lafı nereye getirecek? Diye düşünmeye başladığınızı tahmin ediyorum. Onun için fazla uzatmadan hemen konuya gireceğim. Bildiğiniz gibi bu site Sümerbank merkezli içeriğe sahip. Burada gelecek nesillere öncelikle Nazilli basma fabrikasını, tali olarak ta Sümerbank’ı anlatmaya çalışıyorum. Anlatırken de elimden geldiğince doğru anlatmaya çalışıyorum.

Tarihçilerin, akademisyenlerin, araştırmacıların, habercilerin, yazarların, belgeselcilerin ya da benim gibi amatörlerin amacları okurlarına, izleyicilerine ve özellikle gelecek nesillere doğruları anlatmak  değilmidir?


Son zamanlarda özellikle yazılı basında, Nazilli basma fabrikasının “Gıdıgıdı treni” sık sık yer almakta. Herkes bildiği kadarıyla Gıdıgıdı’yı anlatmaya çalışıyor, bazı yazarlar hayal güçlerini kullanıp Gıdıgıdı treni için hikayeler bile yazıyorlar.

Peki bunda ne var? Bırak yazsınlar . Dediğinizi duyuyorum ama yazılarında Atatürk’ün Gıdıgıdı trenine bindiğini yazıyorlar…

Bir Nazilli Sümerbanklı olarak,Atatürk’ün Gıdıgıdı trenine binmiş olmasını çok isterdim. Keşke binseydi… Ama Atatürk Gıdıgıdı’ya hiç binmedi. 

VİDEO
Atatürk'ün fabrikaya geliş videosu.

Yukarılarda gelecek nesillere “doğruları anlatmaktan” bahsetmiştim. Elimizdeki görüntülerden… O tarihte basılan gazetelerden ve yazılardan “gayet net” bir şekilde Atatürk’ün Gıdıgıdı trenine binmediği, İzmir DDY’den kendisi için tahsis edilen iki adet TCDD 21-25 Railbus ile fabrikaya geldiği anlaşılıyor.

Atatürk'ün  fabrikaya gelişi.ile ilgili kupür.
Atatürk TCDD 21-25 Railbus içinde
Atatürk'ü fabrikaya getiren  TCDD 21-25 Railbus
 Atatürk'ün fabrikadan ayrılışı ile ilgili kupür.

 Zaten Gıdı gıdı insan taşımak amacıyla yapılmış bir tren değildi. Atatürk binmek istese bile binemezdi 1960 ve daha öncesi doğumlu olan ve Gıdı gıdı'yı kullanan Nazilli Sümerbanklılar bilir. O yıllarda Gıdı gıdı vagonlarında koltuk bile  yoktu. Vagonlar fabrika inşaatına malzeme ve makine taşımak için yapıldığından içleri bir traktör römorku gibi bomboştu. Gıdı gıdıya binen işçiler pencere kanarlarında dizilip tutunacak yer ararlardı. Kalkış ve duruş sırasında vagon içinde dalgalanmalar olur, düşmemek için annemizin, babamızın bacaklarına sarılırdık.

Atatürk ,Nazilli Basma fabrikasını açmak için Nazilli'ye geldiğinde hastalığı ilerlemişti. Türk devletinin kurucu cumhurbaşkanını, üstelik sağlığının bozuk olduğu sırada bu durumdaki bir trene bindirmek düşünülemezdi.

Yaklaşık 1965 yıllarında vagonlar yenilendi, koltuklar takıldı. Gıdı gıdı treni İnsan taşımaya uygun hale getirildi.


Durum bu kadar açık bir şekilde ortadayken, Gıdı gıdı trenini vatandaşın gözünde yüceltmek için gerçek olmayan bir olguyu gerçekmiş gibi anlatmaya devam mı edelim? Yoksa gelecek nesillere doğruları mı anlatalım?

Ben, Sümerbank’ı ve Gıdı gıdıyı çok seven biri olmama rağmen, işime pek gelmese de doğruyu anlatmaktan yanayım. Gıdı gıdı treni, yolu, statüsü ve hatıralarıyla zaten başka örneği olmayan çok “özel bir tren” Atatürk’ün binmemiş olması içimizde burukluk yaratsa da bu özelliklerini kaybettirmez.

Peki Atatürk’ün Gıdı gıdı’ya binmiş gibi algılanmasına ve zamanla yanlış bilginin yerleşmesine sebep olan nedir? Onu da anlatayım. Bildiğiniz gibi fabrikamızın açık olduğu dönemlerde her yıl düzenlenen açılış törenlerinde Atatürk’ün fabrikamıza gelişi sembolize edilirken yukarı istasyondan Gıdı gıdı trenine bir Atatürk büstü ve bir bayrak konulur, büst ve bayrak fabrika içindeki istasyonda müdür ve çalışanlar tarafından karşılanırdı. Her yıl yapılan bu karşılama törenlari, Nazilli halkı ve çalışanlarda Atatürk’ün Gıdıgıdı treniyle geldiği izlenimini yaratmış. Pek çok Nazilli’li gibi ben de böyle biliyordum. İlk zamanlar yazdığım yazılarda da bu yanlışı paylaştım. Gıdıgıdı belgeseli için konuya iyice odaklandığımızda yanlışı fark ettik. Ulaşabildiğim eski yazılarımı düzelttim fakat eski yazılarımdan alıntı yapılan bazı sitelere ulaşamadığım için düzeltemediğim yazılarımda var.

Peki bunu şimdi paylaşmanın sebebi nedir? Diye bir soru aklınıza gelebilir.Uzun zamandır bu yazıyı yazmayı düşündüğüm halde yazmamamın sebebi halen çekimleri devam eden Gıdıgıdı belgeseline ilgi azalması gibi negatif bir etkisi olur mu? Düşüncesiydi.

On gün önce görüştüğümüzde endişemi paylaştığım belgeselin yönetmeni Yasin Ali Türkeri’inden
- Abi öyle şey olur mu? Bizim görevimiz olayı doğru şekilde anlatmak değil mi? Cevabını alınca yazıyı yazmaya karar vermiştim.

Bugün Gıdıgıdı'nın konuşulduğu bir ortamda, Nazilli Basma fabrikasını anlatan kitap yazmış akademisyen bir eğitimcinin “Atatürk Gıdıgıdıya bindi” sözüne itiraz ettiğim için “Çok biliyorsa o anlatsın” şeklinde tepkisine maruz kalınca,bu yazıyı paylaşma zamanının geldiğini anladım.

Orijinal görüntü ve o tarihte yayınlanan gazete kupürlerini ekleyerek yazımı paylaşıyorum. Atatürk Gıdıgıdı'ya binmiş mi? Binmemiş mi? İzleyin,okuyun siz karar verin.

Bu güne kadar Gıdıgıdı ile ilgili çok fotoğraf ve yazı paylaştım sanırım bir hatayı düzeltmek bakımından en önemli paylaşımım bu oldu. Sevgiyle kalın...

Nazilli Sümerbank'ı ve Gıdıgıdı’yı cok seviyorum.    İlhan ÖDEN

NOT:
Anladım ki ülkemizde  yazdıklarınızın,söylediklerinizin kabul görmesi için isminizin önünde mutlaka  bir akademik ünvan olması gerekiyor. Nazilli Sümerbankta geçen 55 yıllık bir ömrün,çalışma hayatının, anıların, en küçük bir ünvan kadar kıymeti yok.

GAZETELERİN ORJİNAL KÜPÜRLERİ ALTTA. (Büyütmek için fotoğraf üstüne tıklayın)