15 Aralık 2010 Çarşamba

NAZİLLİ BASMALARI NAZİLLİ'DE DOKUNUR


Bazı yazılı kaynaklarda böyle bir türkünün varlığından bahsediliyor.Nazilli'de söylenen,halk tarafından yakılmış böyle bir türkü yoktur.Söylenen ezgiyi Nazilli Öğretmen Okulu'nun çok değerli müzik öğretmeni Ahmet KAYA "mendilimin ucuna sakız bağladım sakız" isimli İzmir (Urla) türküsünü değiştirip ,aranje ederek hazırlamıştır. (Kaynak kişi :İrfan TONKUL)




O sıralar Nazilli de yeteri kadar müzik öğretmeni olmadığı için Ahmet hoca Nazilli Sümer ortaokulunun müzik derslerine de giriyordu.Bu ezgiyi yıl sonu müsameresi için düzenlemiş,koro ve mandolin grubumuzla seslendirmiştik.




Ben o sırada orta okul 2. sınıf öğrencisi idim ve okulun mandolin grubunda yer alıyordum.Bu konuyu böylece açıklığa kavuşturup,Nazilli Basmalarıyla ilgili diğer şiir ve türkülerin ulaşabildiğimiz kadarını paylaşalım.





TÜRKÜ'DE NAZİLLİ BASMASI





ŞİİRLERDE NAZİLLİ BASMASI










http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=50241



http://mmetelik.blogspot.com/



Zekeriya IŞIKLI













Ulaşabildiklerimden izinlerini alarak,ulaşamadıklarımdan özür diliyerek şiir'lerini paylaştığım,tüm değerli şair dostlarımıza sonsuz teşekkürler.







İlhan ÖDEN



9 Aralık 2010 Perşembe

GENEL MÜDÜRLÜK' de SANAL GEZİNTİ..


Ankara,Ulus meydanındaki tarihi Sümerbank Genel Müdürlük binasının içine hiç girdinizmi? Girmediyseniz,buyrun dilediğiniz gibi gezin..

Alt köşedeki hareket kumandalarını kullanarak istediğiniz yöne gidebilir,istediğiniz kadar yaklaşıp uzaklaşabilirsiniz.

8 Aralık 2010 Çarşamba

YERLİ MALLARI HAFTASI ve SÜMERBANK




YERLİ MALLAR haftasına önderlik eden SÜMERBANK'ın kampanyalarından derlediğim nostaljik afişler ve diğer materyallerden oluşturduğum kolleksiyonu sunuyorum.





VİDEO

Atatürk'ün öğretileri ve ilkelerinden her gün biraz daha uzaklaşırken, unutturma çalışmalarına karşı, unutmamak için gayret ediyoruz.

YERLİ MALLARI HAFTASI ve SÜMERBANK

Bildiğiniz gibi 12 aralık tarihini içeren hafta Tutum ve Yerli malları haftası olarak kutlanır.

Cumhuriyetin kurulduğu dönemlerde bireylere, parasını,eşyalarını, zaman ve sağlıklarını, korumak öğretilir. Şimdiki gibi tüketim toplumunun parçası olmak özendirilmezdi. Sadece kendimize ait olan şeyleri değil,ülkemizin doğal kaynaklarını, suyu,elektriği,okul eşyalarını özenle kullanmak öğretilirdi.



Atatürk 1923 yılında İzmir İktisat Kongresini topladı. Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı. Dönemin başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929 tarihinde T.B.M.M.’de bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularını anlattı.


Cumhuriyetin ilk 10 yıllık döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki çabalar maalesef artık terkedilmiş gibi görünüyor.Sanki çok zengin bir ülkeymişiz gibi tüketim çılgınlığı teşvik ediliyor.Cumhuriyet kazanımları birer birer yitiriliyor.

Televizyonlarda, 'Şunu al ekonomi canlansın' gibi reklamlarla, vatandaş tüketime zorlanıyor, özelleştirme adı altında ülkenin tüm değerli tesisleri yabancılara satılırken, tohum, ilaç, şimdilerde de "et" bile ithal eder olduk. Artık eskiden övündüğümüz "Kendini doyurabilen" ülkelerden biri değiliz. Her sektörde yabancılara bağımlılığımız giderek artıyor.

Dış borçlar,alınan İMF kredileri ödenmez boyutlarda,ülkemizin bağımsızlığı giderek tehlikeye düşüyor.İstemediğimiz kararlara evet demek zorunda kalıyoruz. (Füze kalkanı,Ermeni kapısının açılması,vs.)

Atatürk'ün 'Ekonomisi bağımsız olmayan ülke bağımsız değildir' ilkesine aykırı ne varsa süratle yapılmaya devam ediliyor. İşsizlik,yoksulluk yüzünden toplumda,bireyler arasında huzursuzluk,umutsuzluk ve mutsuzluk sonucu intihar ve depresyon gibi psikolojik sorunlar giderek artıyor.

Kaynakları iyi değerlendiren ülkeler parasını yatırımlar yapmak için kullanır vatandaşlarına daha iyi hizmet götürür,başka devletlere avuç açmaz,bağımsızlığını tehlikeye düşürmez.

Günümüzde küresel ekonomik kriz etkisiyle çok zor durumda olan türk sanayisini,kirizden çıkarmanın yolu "yerli malı" kullanmaktır. Yerli üreticilerin yok olması dışardan gelen malın yüksek fiyatla satılmasını,tersinin ise yabancı üreticileri,rekabet gereği kaliteli üretim ve düşük fiyat politikası uygulamaya zorlayacağını unutmayalım.

Hemen uygulanan mirasyedi ekonomik politikalardan vazgeçilmesi, ekonomimizi daha az dışa bağımlı hale getirecek tedbirleri alması ve yeni nesillere kaynaklarımızın daha iyi kullanılması alışkanlıklarının kazandırılması dileğimle.


İlhan ÖDEN


6 Aralık 2010 Pazartesi

TARİHÇE:

Ulusların tarihlerinde dönüm noktalarını ve atılımlarını simgeleyen isimler vardır. Karabük, Türk ulusunun tarihinde yer alan, işte bu ışıltılı isimlerden biridir. Karabük adının Türkiye’nin yazgısında görev üstlenmek üzere saptandığı ve işitilmeye başlandığı yıllar, Cumhuriyetin gençlik yıllarıdır. Büyük kurtarıcı ve kurucu Atatürk, her biri başlı başına “devrim” yaratan kararlarından bir yenisini daha verir. Türkiye sanayileşecek ve sanayileşme “ulusal” bir nitelik taşıyacaktır. Modern Türkiye’nin endüstriyel atılımlarına öncülük edip temel oluşturacak entegre demir çelik tesisleri, en uygun yerde ve koşulda süratle kurulacaktır. Büyük Önder’in, bütün bir ulusun da özlemini yansıtan bu kararı, O’nun sağlığında hayata geçirilir.

Ülkemizde demir çelik sanayisinin kurulmasına yönelik ilk girişimlere İktisat Vekâleti tarafından 1925 yılında başlanmıştır. Bu amaçla Avrupa’dan getirtilen uzmanlara madenlerimiz incelettirilmiş, 29 Mart 1926 tarihinde ise demir sanayisinin tesisine dair ilk kanun resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak demir çelik sanayisinin kuruluşuna yönelik 1932 yılına kadar aralıklarla süren çalışmalardan netice alınamamış, 1932 yılında ise yabancı uzmanlara yeniden inceleme ve araştırma yaptırılmıştır. Demir Çelik sanayisinin kuruluş yerinin saptanması ve diğer sorunlarının incelenmesi için ise Sümerbank ve Erkan’ı Harbiye temsilcilerinin ortaklaşa yürüttükleri çalışma ile gerekli koşullar her yönüyle araştırılmış ve Türkiye’nin ilk entegre demir- çelik sanayinin; maden kömürü havzasına ve sahile yakınlığı, demiryolu güzergahında bulunuşu, jeolojik bakımdan ağır endüstrinin kurulmasına elverişli olması ve stratejik uygunluğu nedeniyle 13 hanelik Karabük Köyü’nde kurulmasına karar verilmiştir. Tesislerin yapımı ise, 10 Kasım 1936 tarihinde İngiliz Hükümeti ile imzalanan 2,5 Milyon Sterlinlik kredi anlaşmasına dayalı olarak H.A.Brassert Firmasına ihale edilmiştir. Karabük’teki Soğanlı ve Araç çaylarının arasında yer alan geniş çeltik tarlaları üzerine kurulacak Türkiye’nin ilk entegre demir çelik tesisinin temeline ilk harcı, 3 Nisan 1937 tarihinde dönemin Başbakanı İsmet İnönü koymuş ve böylece ülkemizde çeltik tarımından çelik sanayine dönüşüm başlamıştır. Temele konan bu ilk harçtan sadece bir yıl sonra 1 Mart 1938 yılında makine montajlarına başlanılan Karabük Demir Çelik Fabrikaları, Türk mühendis, teknisyen ve işçilerinin üstün çabaları sayesinde 2 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanarak, 6 Haziran 1939’dan itibaren peyderpey işletmeye alınmıştır.

Başlangıçta Sümerbank’a bağlı bir müessese olarak faaliyetini sürdüren Karabük Demir Çelik Fabrikaları, işletmenin muhtelif ünitelerin ilavesi ile genişletilmesi üzerine 13.05.1955 yılında Sümerbank’tan ayrılarak bağımsız bir İktisadi Devlet Teşekkülü durumuna gelmiş ve “Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü” adını almıştır. Etibank’ın bir müessesesi olan Divriği Demir Madenlerinin de bünyesine katılmasıyla 1976 yılına kadar Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü olarak faaliyetini sürdüren Karabük Demir Çelik Fabrikaları, bu tarihten sonra Bakanlar Kurulu kararnamesi ile yeniden yapılandırılmış ve Genel Müdürlüğe bağlı bir müessese haline getirilmiştir. Karabük Demir Çelik Fabrikaları için en önemli statü değişikliği ise 1994 yılında yaşanmıştır.

1994 yılı sonuna kadar Türkiye Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir müessese olarak faaliyet gösteren Karabük Demir Çelik Fabrikalarının, 5 Nisan 1994 tarihli ekonomik istikrar kararları çerçevesinde kapatılmasına karar verilmiştir. Ancak, ülkemize sayısız hizmetleri olan Karabük Demir Çelik Fabrikalarının kapatılması kararına karşı, fabrikada örgütlü bulunan Çelik İş Sendikası ve bağlı çalışanlarıyla birlikte tüm yöre halkı büyük tepki göstermiş ve kamuoyunda oluşan bu tepkiler Karabük Demir Çelik Fabrikaları için yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur. Dönemin hükümeti ile sürdürülen uzun görüşmeler sonrasında fabrikanın özelleştirme kapsamına alınması sağlanmış ve Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararı ile Karabük Demir Çelik Fabrikaları Müessesesinin, KARDEMİR A.Ş’ne devri öngörülmüştür. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Kardemir A.Ş Müteşebbis Heyeti tarafından 30.03.1995 tarihinde imzalanan sözleşme ile devir şartları hükme bağlanarak özelleştirme gerçekleştirilmiş ve Karabük Demir Çelik Fabrikaları, Kardemir AŞ tarafından devir alınmıştır.

2 Aralık 2010 Perşembe

KAYSERİ SÜMERBANK AÇILIŞ TÖRENİ 1935

Cumhuriyetin ülkemize kazandırdığı en önemli kuruluşlardan biri olan Sümerbank Kayseri fabrikasının açılış töreni (16 Eylül 1935) videosunu paylaşıyorum.Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından kurulmuş ilk fabrikadır. Rusya’dan alınan krediyle ve Ruslar tarafından inşa edilmiştir.

Bu amaçla Kayseri ve Nazilli tekstil fabrikalarını inşa etmek, fabrikalarda kullanılacak makinaları temin etmek ve fabrikalarda çalışacak kişilerin eğitimini sağlamak üzere Rusya'da TURKSTROY devlet firması kurulmuştur,firmanın türk muhatabı SÜMERBANK'tır.

Sümerbank Kayseri Pamuklu Sanayii Müessesesi`nin temeli, 20 Mayıs 1934 günü atılmış,fabrika 16 Eylül 1935 günü işletmeye açılmıştır.

Fabrikanın kapatılması için 9.8.1999 tarihinde karar alınmış. İşletme 2001 yılında tasfiye edilip, Erciyes Üniversitesi`ne devredilmiştir.


Törende,İktisad Vekilimiz Celal BAYAR,Adalet,Sağlık bakanlarımız, Rusya elçilik protokolu, Turkstroy ve Sümerbank üst düzey yöneticileri görülüyor. Ayrıca Kayseri Halk partisi il başkanının, Rusya adına bir mühendisin kısa konuşmaları ve Kayseri'li bir genç kızın yazdığı şiiri okuması görülüyor.

İlhan ÖDEN

13 Kasım 2010 Cumartesi

GIDI GIDI'da ÇEKİMLER DEVAM EDİYOR..


NAZİLLİ SÜMERBANK MARŞI ÇEKİMİ
5 Kasım Cuma günü Nazilli Sümerbank fabrikasının tarihi kantin binasında Gıdı gıdı belgeselinin çekimlerine devam edildi. Aslında haberi hemen sizlerle paylaşmak istedim ama Yasin Ali TÜRKERİ'den gelecek fotoğraflar biraz gecikince yayınlamak bu güne kaldı.

Çekimler için 2002 yılından beri kapalı bulunan fabrika sinema salonu, 8 yıl aradan sonra özel izinle tekrar açıldı.

Yasin Ali TÜRKERİ, Nazilli Sümerbank Marşını,özellikle ilk seslendirildiği salonda çekmek için,yoğun çaba sarfetti.
FOTOĞRAFLARI BÜYÜK GÖRMEK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYIN
Şef Lütfi SELEK yönetimindeki, Nazilli Belediyesi Türk Sanat Müziği Topluluğu, sahnede yerini aldığında bile en iyi sonucu almak için, ışıkların, mikrofonların konumları tekrar tekrar değiştirildi.
İki kameralı, sinema filmlerinde kullanılan hassas lenslerin, mikrofonların kullanıldığı çekimde Nazilli Sümerbank Marşı 6 kez tekrarlandı. Bu altı tekrar, kameralara takılan lenslerin, kamera açılarının değişmesi ve uzak-yakın planlar için gerekliydi.
.
Biz de böylelikle bu güzel marşı çok güzel icra eden Lütfi hoca ve talebelerinden 6 kere dinlemek şansına sahip olduk. Allahtan sinema salonunun sadece sahne bölümü aydınlıktı da, duygusal ortamda gözlerimizden akan yaşları kimse görmedi

Marş çekiminden sonra, Lütfi hoca ile yakın planda özel röportaja geçildi,Lütfi bey marşın makamı,usulü gibi teknik konularda bilgiler verdikten sonra,zamanın Fabrika müdürü Yaşar KAPTAN'ın Nazilliye atandığında daha valizini bile açmadan nasıl gelip kendisini bulduğunu,sanat sever müdürümüzün fabrikada sanat musikisi korosunun kurulması için gösterdiği gayretleri, ünlü bestekar rahmetli Arif Sami TOKER ve sözleri yazan eşi,Sevim TOKER ile tanışmalarını,müdür köşkünde başlayıp, misafirhanede devam eden gecede sohbetle beraber doğan Nazilli Sümerbank marşının hikayesini anlattı.




Ayrıca Lütfi SELEK hoca,marş'ta geçen "Yaşar hep gönüllerde,hep anılarda" sözlerinin cinaslı olduğunu,bu kelimelerin aynı zamanda müdür Yaşar KAPTAN'a ithafen yazıldığını da ekledi.

Aslında bu çekimin video kaydını da paylaşmak isterdim ama videoyu belgeselde izlemenizin çok daha güzel olacağını, bizim yaşadığımız duygu yoğunluğunu sizlerinde aynı şekilde yaşamanızı istediğim için yapmayacağım.

Yönetmenimize, çekim ekibine ve Nazilli Sümerbank marşını seslendirmek için hiçbir karşılık beklemeden, işlerini bırakıp fabrika salonuna gelen, Lütfi SELEK yönetimindeki, Nazilli Belediyesi Türk Sanat Müziği Topluluğuna ve çekimlerin başarıyla sonuçlanması için hiçbir yardımı esirgemeyen ADÜ. Sümer Kampusu çalışanlarına çok teşekkür ederiz.

Çekim sonrası 1970 li yıllarda,Sümer ortaokulunda öğrenci iken, okul gecesinde,mandolin grubu ve koroda birlikte yer alıp "Nazilli Basmaları Nazilli'de dokunur" türküsünü beraber seslendirdiğimiz,halen ADÜ.de çalışmaya devam eden,eski Sümerbanklı Mustafa ÇAKIR ile yaklaşık 35 yıl sonra aynı sahnede hatıra fotoğrafı çektirdik.
Belgesel çekimlerine ertesi günlerde başka sürpriz, başka detay ve güzelliklerle devam edildi bunları daha sonraki yazılarımda anlatacağım.

İlhan ÖDEN

1 Kasım 2010 Pazartesi

ATATÜRK ve SÜMERBANK (TBMM Müzesi)

FOTOĞRAFLARI GERÇEK BOYUTLARINDA GÖRMEK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYIN

Türkiye Büyük Millet Meclisinde,Atatürk'e hediye edilen eşyaların sergilendiği müzeden kızım Mediha Öden Akyurt'un çektiği ,Sümerbankla ilgili materyallerin fotoğraflarını paylaşıyorum.

Sümerbankla ilgili materyallerin sergilendiği camekanın üst bölümü

Bu bölümün sağ tarafında Atatürk'ün Nazilli'de Kahve içtiği fincan var.

Aynı bölümün,Atatürk'ün Nazilli'de kullandığı kadehi gösteren görüntüsü.

Camekanın içinde,Nazilli'de dokunan ilk basma,alttaki küçük cam kutu içerisinde ise Sümerbank Gemlik Suni İpek fabrikası açılışında kullanılan makas sergileniyor.




Atatürk'ün Bursa Merinos defterine,aşağıdaki kalemle yazdığı metin.

Camekanın üst bölümünün sol tarafında ise,Atatürk'ün,Bursa Merinos fabrikasını açılışında,bu fotoğrafın üstündeki metni yazdığı dolma kalem sergileniyor.

Atatürk'e hediye edilen eşyalar arasında,önceki yazılarımızdan birine konu olan Nazilli halkının Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası açılışı için 18 ayar altından yaptırıp Atatürk'e takdim ettiği anahtarı göremedik. Müzede başka hediye anahtarlar olmasına rağmen Nazilli anahtarının olmamasını yadırgadık. Anahtarın akıbeti konusunda henüz hiç bir gelişme yok.Yetkililerin bu konuya eğilip bizleri bilgilendirmelerini bekliyoruz.

İlhan ÖDEN


23 Ekim 2010 Cumartesi

NAZİLLİ BASMA FABRİKASI MÜDÜRLERİ


VİDEO

SÜMERBANK NAZİLLİ BASMA FABRİKASI MÜDÜRLERİ (1937-2000)

1937 Yılında Atatürk tarafından açılışı yapılan Türkiye'nin ilk basma fabrikası olan Sümerbank Nazilli basma fabrikasını idare eden müdürlerimizin fotoğraflarından hazırladığım bir videoyu paylaşıyorum.

Videoda müdürlerimiz hizmet sırasına göre sıralanmış olup, aralarında iki kez müdürlük yapanlara yine iki kez yer verilmiştir.

Müdürlerimizden,hakkın rahmetine kavuşanlara Allahtan rahmet, yaşayanlara sağlıklı,uzun ömürler dileriz.Allah hepsinden razı olsun.

İlhan ÖDEN

Fabrika kayıtlarında müdür olarak yer alsa da,üretime yönelik çalışması olmaması ve özellikle fabrikayı kapatmak üzere,zamanın hükümeti tarafından Sümerbank dışından atanmış olması sebebiyle son müdür Kamuran İZER.'e videoda yer vermedim.




11 Ekim 2010 Pazartesi

GIDI GIDI PERSONELİ.

Şimdiye kadar pekçok defa Gıdı gıdı ile ilgili yazılar, fotoğraflar,videolar paylaştım. Blogumda en çok ilgi gören paylaşımlar da Gıdı gıdı ile ilgili bu paylaşımlar oldu. Dergilerde, gazetelerde,internet sitelerinde blogumdan alıntılar yapıldı,Gıdı gıdı roportajları yapılıp dergilerde paylaşıldı.Şimdi de bildiğiniz gibi Gıdı gıdı'nın "baş rol" oynadığı ve daha senaryo aşamasındayken bile 1. lik ödülüyle buluşan bir belgesel film çekiliyor.

Süleyman ÖZPINAR ve Mustafa ÇAKIR

Gıdı gıdıyı tekrar çalıştırmayı başaran eski Sümerbank'lılara teşekkürler

Filmde Atatürk,Nazilli ve Sümerbank Basma Fabrikası , fabrikanın Nazilliye kazandırdıkları, Fabrikanın kapanmasıyla Nazilli'de ne gibi değişiklikler olduğu,Gıdıgıdı üzerinden anlatılacak.

Yönetmenimiz Yasin Ali TÜRKERİ, konuyu en ince detaylarıyla anlatma çabasıya,izleyicileri sıkmadan,rakamlara,istatistiklere boğmadan,artık bir daha çalışması imkansız derecede ağır hasar görmüş fabrikamızın kapanma sebepleri vs. gibi şimdiye kadar defalarca işlenmiş konulara fazla girmeden ve özellikle daha önce gazete,kitap veya başka yayınlarda görüşlerini anlatmamış, herkesin bildiğinden farklı şeyler söyleyebilecek,iyi veya kötü anılarını paylaşacak Atatürkçü, çalışkan,aydın,cumhuriyet çocuklarından oluşan,Gıdı gıdı yolcularıyla seferine çıktı bile..

FOTOĞRAFLARI DAHA BÜYÜK GÖRMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN


Yasin Ali TÜRKERİ Sisam adasında

Yunan adalarından başlayıp,Rusya steplerine kadar sürecek uzun yolculukta Gıdı gıdı'nın baş makinisti Yasin Ali TÜRKERİ olacak.İstediği yerde duracak,istediği yerde kalkacak.Bizler de "Katarın seyri esnasında sahanlıklarda dolaşmadan", "pencereden dışarı cıgara izmariti atmadan" baş makiniste yardımcı olmaya çalışacağız.

Başta da belirttiğimiz gibi şimdiye kadar Gıdı gıdı'dan çok bahsettik.Ama Gıdı gıdı'cılardan pek bahsetmedik.Kimdir bu çocukların gözünde fabrika müdüründen bile havalı,Sümerbank toplu sözleşmelerine özel maddeler koyduran,yağmur-çamur, gece-gündüz,sıcak-soğuk demeden seferleri aksatmamak için çalışan,başkalarını trenle taşıyıp,son seferden sonra evlerine yaya veya bisikletle dönen özverili insanlar.

GIDI GIDI PERSONELİ

Rıdvan,İsa,Osman,Sos.Hiz.Şefi Bahattin bey,Mehmet,İbrahim,Fikri,
Kemal,Hüseyin,Ali Turan,Necati,İbrahim

Bu gün size belgeselde bize heyecanla Gıdı gıdılı günlerini anlatan baş makinist Hüseyin amcadan başlayıp,kısaca Gıdı gıdı'cıları tanıtıp,isimlerini,fotoğraflarını paylaşacağım.

Tabii ki bildiğim kadarıyla ..

İleride yeni bilgiler,fotoğraflar bana ulaşırsa onlarıda severek ilave edeceğimi belirtip. "Hayatta olanları saygıyla ,Hakkın rahmetine kavuşmuşları rahmetle anarak" ,Gıdı gıdı personelini anlatmaya başlıyorum.

Hüseyin KARASOY (Baş makinist)
1929 Yılında Isparta'da doğdu,köyünde ailesini geçindirecek kadar toprağı olmayan çiftçi bir ailenin çocuğuydu.Askerlik dönüşü Nazilli'ye yaptığı akraba ziyareti sırasında,iş yerinden çıkan Sümerbank işçilerinin düzgün ve temiz giyimleri ilgisini çekti,meraklı bakışlarla bu kişilerin kimler olduğunu sorup,Sümerbank işçileri olduğunu öğrendiği anda kararını vermişti. O da mutlaka Sümerbank işçisi olmalıydı.

Daha sonra Nazilli belediye başkanı olan Enver Yetkiner vasıtasıyla 1955 yılında fabrika atölyesin de işe başladı.1970 yılına kadar atölyede çalıştı.Sağlık sebebiyle atölyede çalışamaz raporu verildiğinde,soyal hizmetlere bağlı Gıdı gıdı kadrosunda boşluk olduğunu öğrenip müracaat etti . Dilekçesi kabul edildi.

Kadir,İbrahim,Hüseyin,Durmuş
Osman,Selahattin,Mustafa 1975 yılı

Görevinde başarılı olmak için çok çalıştı,Nazilli D.D.Y de açılan Makinist sınavına girdi,onunla birlikte sınava giren 5 D.D.Y makinist adayıyla birlikte imtihan edildi.İçlerinde makinist olma başarısını bir tek Hüseyin Karasoy gösterdi.

Zamanla Gıdı gıdı baş makinisti oldu.O zamana kadar yapılmamış yeniliklere,düşünülmemiş ayrıntılara imzasını attı. İlk iş olarak Gıdı gıdı'nın alt bakımını yapabilmek için raylar arasına inilecek şekilde 8 metrelik çalışma kanalı ,istasyonda olmayan tuvalet ve banyo ilavelerini yaptırdı.1981 yılında emekli oldu.


Hüseyin KARASOY'un yaptırdığı TCDD ve Sümerbank birleşik arması.

Hüseyin amcam,Başta Atatürk olmak üzere Nazilli fabrikasının açılmasına vesile olanları şükranla ve rahmetle anıyor. "Onların sayesinde çocuklarımın hepsini okuttum,üniversite mezunu aydın kişiler olarak yetiştirdim" diyor.Fabrikanın kapatılmasına karar verenler hakkında ise pek iyi şeyler düşünmüyor. Benden söylemesi...

İlhan ÖDEN