14 Mart 2016 Pazartesi

YERLİ MALLARI HAFTASI ve SÜMERBANK


YERLİ MALLAR haftasına önderlik eden SÜMERBANK'ın kampanyalarından derlediğim nostaljik afişler ve diğer materyallerden oluşturduğum kolleksiyonu sunuyorum.



VİDEO
Atatürk'ün öğretileri ve ilkelerinden her gün biraz daha uzaklaşırken, unutturma çalışmalarına karşı, unutmamak için gayret ediyoruz.

YERLİ MALLARI HAFTASI ve SÜMERBANK
Bildiğiniz gibi 12 aralık tarihini içeren hafta Tutum ve Yerli malları haftası olarak kutlanır.

Eskiden kişilere,parasını,eşyalarını,zaman ve sağlıklarını, korumak öğretilir.Şimdiki gibi tüketim toplumunun parçası olmak özendirilmezdi.Sadece kendimize ait olan şeyleri değil,ülkemizin doğal kaynaklarını,suyu,elektriği,okul eşyalarını özenle kullanmak öğretilirdi.




Atatürk 1923 yılında İzmir İktisat Kongresini topladı. Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı. Dönemin başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929 tarihinde T.B.M.M.’de bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularını anlattı.

Cumhuriyetin ilk 10 yıllık döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki çabalar maalesef artık terkedilmiş gibi görünüyor.Sanki çok zengin bir ülkeymişiz gibi tüketim çılgınlığı teşvik ediliyor.Cumhuriyet kazanımları birer birer yitiriliyor.

Televizyonlarda, 'Şunu al ekonomi canlansın' gibi reklamlarla,vatandaş tüketime zorlanıyor, özelleştirme adı altında ülkenin tüm değerli tesisleri yabancılara satılırken, tohumda,ilaçta,kısaca her sektörde yabancılara bağımlılığımız giderek artıyor.

Dış borçlar,alınan İMF kredileri ödenmez boyutlara ulaşıp ülkemizin bağımsızlığını tehlikeye düşürüyor.

Maalesef Atatürk'ün 'Ekonomisi bağımsız olmayan ülke bağımsız değildir' ilkesine aykırı ne varsa süratle yapılmaya devam ediliyor. İşsizlik,yoksulluk yüzünden toplumda,bireyler arasında huzursuzluk,umutsuzluk ve mutsuzluk sonucu intihar ve depresyon gibi psikolojik sorunlar giderek artıyor.

Kaynakları iyi değerlendiren ülkeler parasını yatırımlar yapmak için kullanır vatandaşlarına daha iyi hizmet götürür,başka devletlere avuç açmaz,bağımsızlığını tehlikeye düşürmez.
Günümüzde küresel ekonomik kriz etkisiyle çok zor durumda olan türk sanayisini,kirizden çıkarmanın yolu "yerli malı" kullanmaktır. Yerli üreticilerin yok olması dışardan gelen malın yüksek fiyatla satılmasını,tersinin ise yabancı üreticileri,rekabet gereği kaliteli üretim ve düşük fiyat politikası uygulamaya zorlayacağını unutmayalım.
Ülkemizi yönetenllerin,hemen uygulanan mirasyedi ekonomik politikalardan vazgeçmesi, ekonomimizi daha az dışa bağımlı hale getirecek tedbirleri alması ve yeni nesillere kaynaklarımızın daha iyi kullanılması alışkanlıklarının kazandırılması dileğimle.
İlhan ÖDEN

Nazilli Palas Masalı.


NAZİLLİ PALAS

1935 yılında Basma fabrikasını inşa etmek üzere Nazilliye gelen Rus mühendislerin kalması için,Rus mimarlar tarafından planları çizilip,dönemin meşhur Macar yapı ustalarına inşa ettirimiş Nazilli'nin tarihi özellikler taşıyan bir otelidir..

Uzun süren bir kapalılık dönemi ardından restore edilip bir süre önce yeniden hizmete açıldı.


FOTOĞRAFI BÜYÜK GÖRMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN

Yukarıdaki fotoğrafı Nazilli palas'ın internet sitesinden aldım. http://www.nazillipalace.com/

Fotoğrafta arkadaki tabela yazısını photoshop gibi bir program kullanarak değiştirip,aslında Tunceli'nin Pertek ilçesi Halkevinden çıkan Atatürk'ü sanki Nazilli Palas'tan çıkıyormuş gibi göstermişler.Sayfanın sağ tarafındaki tanıtım bölümünde de Atatürk otelde kalmış gibi anlatılmış.
FOTOĞRAFI BÜYÜK GÖRMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN

Orjinal fotoğraf
Araştırmalarıma göre Atatürk üç defa Nazilliye gelmiş ama hiç Nazilli'de kalmamış.
ATATÜRK'ün NAZİLLİ Ziyaretleri.
1. Geliş 1 mart 1930 Nazilli istasyonunda (trenden inmemiş) Sadece 10 dakika kalmış.
2. Geliş 3 Şubat 1931 Nazilli tren istasyonunda toplam yarım saat kalmış.
3. Geliş 9 Ekim 1937 saat 13.30 da Nazilli'ye gelip İstasyon meydanındaki Halkevine gidiyor orada 2. trenle gelecek heyeti bekliyor.Ardından hep birlikte Fabrikaya hareket, açılış töreni ardından biraz müdür odasında dinleniyor,Fabrika gezisi sonrası yine fabrika salonunda istirahat. Aynı gün saat 16.00 da trenle Aydın tarafına hareket.Toplam olarak Nazilli'de iki buçuk saat kalıyor.
Kayıtlarda gözükmüyor ama Atatürk geçerken uğramış olsa bile yine de yukarıdaki fotoğraf insanları yanıltan "üzerinde oynanmış" bir fotoğraftır. Atatürk'ü kullanarak kazanç sağlamaya yönelik davranışlar Nazilli'ye yakışmaz.Nazilli halkı Atatürk'ü sever ve böyle gerçek dışı yöntemlere tenezzül etmez.
Nazilli Palas yöneticilerinden bu "gerçek dışı" fotoğrafı sitelerinden kaldırmalarını rica ediyorum.

İlhanÖDEN





1 Mart 2016 Salı

YOL GÖSTERMEK BİZDEN,UYGULAMAK SİZDEN.

Gıdıgıdı trenimiz yaklaşık 30 yıl sonra yeniden çalıştırıldı,bu biz Sümerbanklılar  için bir rüya idi, Bir rüyamız gerçek oldu. 

Şimdi yeni rüyaları gerçekleştirme zamanı... Mesela,Nazilli basma fabrikasını  açmak, Nazilli basmalarını yeniden basmak. Bu rüyayı birkaç yerde dile getirdiğimde dinleyenlerin hemen olumsuz tepki gösterdiklerini gördüm. Bazı arkadaşlarım makinelerinin büyük bir kısmı çalınmış,15 yıldır kapalı Nazilli basma fabrikasının bir daha asla açılamayacağını bunun gerçekleştirilmesi imkansız bir rüya olduğunu söylediler. Nazilli basma fabrikasının tekrar basma  üretimi yapmasının aslında zannettikleri kadar zor olmadığını anlattığımda büyük bir kısmının düşüncelerini değiştirmeyi başardım. Umarım bu yazımda anlatacaklarımla,Nazilli için güzel şeyler yapmak isteyen yöneticilerimizin, düşüncelerini de değiştirmeyi başarırım.

 Nazilli basma fabrikası 2003 yılında Adnan Menderes Üniversitesine devredildi.2005 yılında yapılan bir protokolle fabrika çalıştırılmak üzere "Gemi parçalamak" işiyle uğraşan bir şirkete verildi.Şirket fabrika alanı içinde koruma altında olmayan hurda sınıfından satılabilecek ne varsa her şeyi  kesip,parçalayıp götürdü sonrada fabrikayı olaylardan habersiz tekstil işiyle uğraşan başka şahıslara devredip kaçıp gitti. Olay mahkemeye intikal ettiyse de devir teslim işleminde tutanak yapılmadığı için makinaların ne zaman ve kim tarafından götürüldüğü tahmin edilmesine rağmen ,tespit edilemediğinden şu ana kadar yargıdan bir sonuç alınamadı. Bu olayda en çok fabrikamızın İplik ve Dokuma ünitesi zarar gördü.Elektrik trafolarını ve makinalarının büyük bir bölümünü kaybederek çalışamaz hale getirildiler.

 Basma kısmı ise makinelerinin SİT korumasında olması sayesinde az bir kayıpla kurtuldu. Benim "Nazilli basması yeniden" projemde,enerji santralı ,atölyeler ve  fabrikanın bu bölümleri yer almıyor. Fabrikanın kurulduğu yıllarda olmazsa olmaz olan bu üniteler çevrede tekstil sektörünün gelişmesiyle eski önemini kaybetti. Fabrikamızın en çok işçi çalıştıran bu bölümlerini yeni projede kullanmayı gereksiz görüyorum. Enerji santralı 1980 yıllarından beri elektrik üretiminde kullanılmıyor,sadece buhar için bazen bir bazen iki kazanla (eski sistem olduğu için) düşük verimle çalışıyordu. Şimdi daha küçük daha güçlü sistemler var. Eskiden çok gerekli olan atölyeleri de çalıştırmaya da gerek yok şu anda Nazilli çevresinde  makine sanayi oldukça gelişmiş durumda gerektiğinde makine parçaları rahatlıkla dışarıda yaptırılabilir. Dokuma işlemi yapmayacağımız için bize iplik de gerekmiyor, dolayısıyla pamuğun ipliğe dönüşmesinden başlayarak aradaki diğer yardımcı işletmelere,dokumaya ve dokuma sonrası kumaşa yapılacak işlemlere de gerek yok.

Denizli,Babadağ,Buldan,Kızılcabölük gibi tekstil ve özellikle dokumacılığın ileri olduğu yerlerden istediğimiz kalite,ebat ve örgüde hazır dokunmuş kumaş alabiliriz. Düşündüğüm yeni sistemde basmahanede koruma altında bulunan eski makinaları da kullanmayı düşünmüyorum. (Eski basma makinalarının büyük bölümü fabrikamızın son dönemlerinde zaten kullanılmıyordu.)

Onu kullanma ,bunu kullanma neyi kullanacaksın kardeşim?diyenlerin sesini duyar gibiyim. Azıcık daha sabredin şimdi tam o kısmı anlatıyorum.

Bize "Yeniden Nazilli basması" için en gerekli makina,hırsızların gazabından kurtulan ROTASYON BASKI MAKİNASI bu makina dünyada halen kullanılan teknolojik sisteme ve özelliklere sahip güzel makina , desen baskı silindirlerinin büyük bölümü ve yardımcı techizatla birlikte şu anda sonradan yapılan yeni gravür dairesinde sapasağlam duruyor.

 ROTASYON BASKI MAKİNESİ
Rotasyon baskı ve baskı sonrası terbiye işlemlerinde kullanılacak birkaç makine,buhar için küçük bir kazan ve 10-15 personel ile(öğrenci uygulamaları ile bu sayı daha da aşağı çekile bilir)  Nazilli Basması yeniden üretilmeye başlanabilir. Başlangıçta eski Sümerbank gravür çalışanlarından yardım alınabilir. Baskı sonrası terbiye işlemlerinde kullanılan makinelerin de şu anda basmahane dairesinde kullanılır durumda olduğunu tahmin ediyorum. Eğer  gerekiyorsa da ,küçük bir maliyetle yenilene bilirler. (masraflar için koruma altında olmayan,hırsızların bıraktığı 100 kadar dokuma tezgahı satılabilir) 

Bugün ülkemizde tekstil sektörü gelişmiş durumda. Rotasyon makinelerinde kullanılan desen silindirlerinin imalatı yapılıyor bunun için eleman çalıştırmaya gerek yok. Eldeki desenler ve desen arşivimizde eski sistemle basılan desenler yeni sisteme uyarlanarak kullanılabilirler.

 Fabrika alanındaki ADÜ. Meslek yüksek okulunda Desen tasarımı ve baskı sistemleri üzerine yeni bir bölüm açılarak bu proje daha verimli ve daha işlevsel hale getirilebilir. Bunlar benim düşündüklerim,proje için başka güzel şeyler de bulunup geliştirilebilir. Bana göre Nazilli basmasını hayata geçirmek için hiçbir engel yok.Belki eskisi gibi büyük çapta üretim yapamayız,Belki çok karlı bir işletme olmaz ama dünyaca ünlü Nazilli basmalarını tekrar Nazilliye kazandırmak bu kadar kolay iken denemeye değer olduğunu düşünüyorum. İlhan ÖDEN

NOT: Madem yazdım,bu projenin kafamda canlanmasına yardımcı olan olayı da yazayım. 2015 Kasım ayında İzmir Ekonomi üniversitesi Güzel sanatlar ve Tasarım fakültesi Moda ve Tekstil bölümü,İzmir Sümerbank Halkapınar basma fabrikası yıkıntıları arasından buldukları el kadar Sümerbank kumaşlarından desen çıkarıp,serigrafi yöntemiyle desenleri kumaşlara aktardılar.Bu kumaşlardan diktikleri elbiseleri İzmir Adnan Saygun sanat galerisinde sergilediler. 


İzmir Sümerbank'tan onlara belki bizim elimizdeki kadar geniş bir arşiv kalmamıştı ve bugün sahip olduğumuz imkanlara sahip değildiler ama onlarda bizde olmayan ,çalışma ve başarma azmi vardı. Zorlukları aşarak İzmir Sümerbank Basma fabrikası desen arşivini sanal ortama taşımayı başardılar.

 
Artık,Nazillinin değerlerine sahip çıkmasının,Adnan Menderes Üniversitesinin de elindeki hazinenin farkına varmasının zamanının geldiğini düşünüyorum.Yarıda kalan desen arşivi çalışmaları bir an önce tamamlanmalı,Nazilli Sümerbank basma fabrikası müzesi açılmalı,gelen ziyaretçilerin satın alabilecekleri Nazilli basmalarının üretimine başlanmalı.