1 Ocak 2011 Cumartesi

Üniversite Tez'inde SÜMERBANK

Kurban bayramı tatilinde,bir arkadaşımın,Antalya'da okuyan üniversite öğrencisi kızının bitirme tezi ile ilgili sorularını cevapladım.Sümerbank hakkında pek bilinmeyen konuları içerdiği ve bu konuları araştıran,merak eden başka kişilerinde işine yarayabileceğini düşünerek paylaşıyorum.

1)Yaş.
53 yaşındayım.

2)Cinsiyet.
Erkek.

3)Medeni durumunuz.
Evliyim.

4)Eğitim durumunuz.
Endüstri meslek lisesi. (İ.D.M.M.A Işık Müh. Yük. Ok.Makina Bölümü terk)

5)Kaç yıl çalıştınız?
5 yıl Yardım Sandığı (Ekonoma) + 15 yıl Makina Bakım + 5 yıl İşletme Muhasebesi

6)Hangi statüde çalıştınız?
İşçi statüsünde.

7)Günde kaç saat çalışıyordunuz? Vardiya söz konusu muydu?
Normalde günde 8 saat çalışmamız gerekirken, cumartesi günü çalışmamak için her gün bir saat fazla çalışıp haftalık 45 saat standart çalışmayı tamamlayıp,2 gün hafta sonu tatili yapıyorduk. Ben vardiya yapmadım ama başka çalışanlarla 8 saatlik 3 vardiya yaparak fabrikanın tam gün, 24 saat çalışması sağlanıyordu.

8)İşte ön planda tutulan kıstas işçinin vasıflı mı vasıfsız mı oluşudur?
Yapılan işe göre işçi seçiminde vasıf ve vasıfsız olma özelliği aranıyordu, ben meslek lisesi mezunu olarak açılan kadroya müracaat edip sınavı kazanarak giriş yaptım. Ama fabrikada vasıfsız işçiler çoğunluktaydı. Gerektiğinde vasıfsız işçileri fabrika içinde meslek kurslarıyla sonradan da vasıflı işçi haline getirecek, Milli eğitim bakanlığı onaylı sertifika verilen kurslar açılıyordu. Bu yolla vasıfsız işçilerden, ehliyetli elektrikçi, dokuma ustası, buhar kazanı ustası, tren makinisti gibi sonradan meslek sertifikası almayı hak eden arkadaşlarımız vardı.
FOTOĞRAFLARIN ÜZERİNE TIKLAYARAK DAHA GÖREBİLİRSİNİZ.

SÜMERBANK MESLEK EĞİTİM YAYINLARINDAN BİR KİTAP


(ATATÜRK'e ve vefat etmiş Sümerbanklılara saygı duruşunda.)

KATILDIĞIM İŞYERİ EĞİTİM SEMİNERLERİNDEN BİRİ

Fabrika içinde, sivil savunma, ilk yardım, yangın söndürme, iş kanunları gibi konularda düzenli eğitim veriliyordu. Ayrıca fabrikanın ilk dönemlerinde çalışanların eğitim seviyesini yükseltmek için okuma-yazma, biçki-dikiş kursları verilen Sümer halkevi vardı. Bazı başarılı kişiler o zamanlar Nazilli 'de meslek okulu olmadığından Aydın sanat okuluna tahsil için gönderilmişler. Okulu bitirip diploma alanlar sonra uygun kadrolara yerleştirilmiş, Bu yolla fabrikaya işçi olarak girip sonradan memur statüsüne geçenler olmuş. Ayrıca fabrikada yetişmiş ustaları başka şehirlerde yeni açılacak Sümerbank fabrikalarına gönderilmek için teşvik edici (yüksek ücret artışı gibi) yöntemlerle yeni fabrikalarda usta öğretici ihtiyacı karşılanmıştır. Kısaca fabrikaya aynı zamanda eğitim kurumu işlevi kazandırılmış. Bu iş için Milli eğitimden fabrika kadrosuna alınan ve özellikle öğretmenlerden seçilen "Eğitim Uzmanı" kadrosu ve eğitmen usta işçilerden seçilen bizim "monitör" dediğimiz fabrika içi eğitim kadroları oluşturulmuştu. Böylelikle fabrikaya deneyimsiz olarak giren elemanlar bile sonradan ihtiyaca göre eğitiliyordu.


Babam Faik ÖDEN Fabrikaya vasıfsız işçi olarak girmiş,amirleri tarafından yetenekleri farkedilince işyeri eğitim kurslarına alınmış,meslek edindirme kursu sonucunda "Dokuma Komple Ustalık" belgesi almaya hak kazanmış. Belgede,Kaymakam,Çalışma il Müd.İlçe Eğitim Müd. ve Fab.Müd. imzaları var.

9)Çalışan işçilerde vasıflı olanlarında iş deneyimi olduğunu kanıtlayan çıraklık, kalfalık v.b sertifikalar aranıyor muydu? Bu soruya yukarıda ayrıntılı cevap verdim sanırım. Tekrarlamak gerekirse ihtiyaca göre vasıflı veya vasıfsız işçi alınıyor.Vasıflı işçi olarak alınanların,meslek lisesi mezunu olması tercih ediliyor,işe girişte diploma ibrazı isteniyordu.İhtiyaca göre, vasıfsız işçilerden yetenekli olanlara sonradan vasıf kazandırılıyor.

10)İşçiler aldıkları maaştan memnunlar mıydı?
Bizim çalıştığımız dönemde işçiler yeterli diyebileceğimiz düzeyde maaş, ayrıca yılda 2 devlet ikramiyesi ve buna ilaveten 4 e bölünerek ödenen 2 maaş tutarında "kardan pay" dediğimiz toplu sözleşmeden kaynaklanan ikramiye ve üretim oranında prim tabir ettiğimiz çok çalışmayı teşvik edici ücretler alıyorlardı. Fazla mesai ve gece çalışma tazminatlarıyla işçi maaşları bu günkü öğretmen maaşı düzeyinde gibiydi. Ayrıca lojman, ulaşım giderleri, çocuk zammı gibi toplu sözleşme ile kayıt altına alınmış ilave haklarda vardı. İşçilerin temizlikte kullandıkları sabun ve havlu gibi ihtiyaçları bile Sümerbank tarafından karşılanıyordu.





NAZİLLİ SÜMERBANK KREŞİ (video)

Bayan çalışanlara kreş gibi çocuklarından ayrılmadan çalışmalarını sağlayacak imkânlar düşünülmüş, emziren annelere günde üç kere çocuklarıyla ilgilenme hakkı verilmiş. Yuvada kalan çocukların yemek, pijama ve bebek bezi gibi masrafları bile Sümerbank tarafından karşılanmıştır. Ayrıca emeklilikte neredeyse ev alacak miktarda kıdem tazminatı, ölüm, doğum, evlilik yardımları, kıdemli işçiliği benimsetmek amacıyla 10-15-20-25 yıllık olunca ödenen teşvik ikramiyeleri gibi ilave ödeneklerde vardı.

Bunlardan başka, çalışanlara yılda bir kez Sümerbank satış mağazalarından istedikleri malı alabilecekleri "çek" veriliyordu.Yine "ordino" denilen Sümerbank mağazalarından özel indirim sağlayan not defteri benzeri indirim araçları Sümerbank çalışanlarının kullanımına sunulmuştu.

11)Fabrikadaki üretimde standardizasyona yönelik bir iş hayatına mı yoksa çalışanların emeğine mi ihtiyaç vardı?
Soruyu tam anlayamadım ama fabrikada gerek üretim, işçi hakları ve çalışma hayatıyla ilgili yasalara harfiyle uyulan tartışılmaz bir düzen vardı.




Üretime yönelik standartları sağlamak için normal standartlardan başka AQUAP denilen NATO askeri ihalelerini alabilmek için özel standart bile sağlanmıştı. Bu durumdan çıkacak sonuç, bana göre siparişe göre değişen oranda hem standart hem de işçi emeği olmalıdır. Sümerbank’ın bu konudaki sloganı "Önce Kalite" olmuştur.

12)Çalışanlar arasında yaptıkları işten dolayı bir yabacılaşma söz konusu muydu?
Çalışanlar arasında zaman zaman siyasi görüş ayrılıkları, usta işçilere bariz olarak verilen ücret farkları, işçi ve memur statüsünde çalışanların konumlarından kaynaklanan küçük şikâyetler olsa da, genel manada bir kutuplaşma asla olmamıştır. Sümerbanklılar arasında bugün bile varlığı devam eden gizli bir bağ vardır.(Bu bağ başka yerleşim yerlerinde çalışan Sümerbanklılara sempati duyma bağlamında ülke sathında bile hala devam etmektedir.)

13)Çalışan işçilerin fonlardan ve gerekli sağlık hizmetlerinden yararlanmaları için sosyal güvenceleri var mıydı ve nasıl karşılanıyordu?
Yukarıda da belirttiğim gibi Sümerbank işçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından yasal gerekleri yerine getirdiği gibi toplu sözleşmeden kaynaklanan, kötü şartlarda çalışanlara düzenli süt ve ayran verilmesi, hasta işçilerin yararlanması için denize yakın dinlenme kampları gibi aslında yapmak zorunda olmadığı yükümlülükleri bile yerine getirmeye çalışmıştır.

Sümerbank’ta çalışan herkesin sigorta primleri eksiksiz ödenir ve mutlaka sendika üyesi olması gerekirdi. Ayrıca İki fabrika doktoru, 1 hemşire,1 sağlık personeli çalıştırılır. Her kısımda Ecza dolabı ve sedye gibi sağlık araçlarının bulundurulması sağlanırdı.

Ayrıca Sümerbank genel müdürlüğünün gezici röntgen aracı her yıl tüm Sümerbank fabrikalarında akciğer taraması yapar, bulguya rastlanan kişiler tedavi edilmek üzere hastanelere sevk edilirdi.

Fabrika mensuplarının kurduğu,"ölüm yardımlaşma" ve "yardım sandığı" gibi üye kaydı ile bağlanılıp aidat sistemiyle çalışan özel fonlar vardı.Ölüm yardımlaşma,adındanda belli olduğu gibi ani ölümlerde yada bir felaket halinde üyelere maddi yardım yapan bir dernekti.


SÜMERBANK YARDIM SANDIĞI (EKONOMA) PERSONELİ

Yardım sandığı ise düğün sünnet yada başka ihtiyaç halinde üyelerine çok düşük faiz ile kredi veren,banka benzeri bir dernekti.Bu dernek "Ekonoma" adı verilen bir "kooperatif mağaza" işleterek, aidatlardan toplanan parayı çalıştırıp kazanç elde etme esasına göre çalışır,kazancını yıl sonunda yine üyelerine geri dağıtırdı.Aynı zamanda ucuz ve kaliteli malları üyelerine çok düşük taksitlerle kazandırmak bakımından yararlı hizmetler yaparlardı.Satış yelpazesi bugünkü süpermarketler kadar genişti.(Gıda,kırtasiye,dayanıklı tüketim malları,temizlik malzemeleri, giyim,av tüfeği,yakacak..Vb.)

Ayrıca eğer çalışan aniden ölür ise,çocuklarından biri yada eşi yaşına (eğer 30 yaş üstünde ise) bakılmaksızın işe alınır,lojman imkanı sağlanır,ailenin ayakta kalması için her türlü yardım yapılırdı.

14)Çalışanlar oturdukları vazife evlerinden memnun muydu?
Fabrika lojmanlarından yararlanmada öncelik acil durumlarda çağrılabilecek personeldeydi, sonra kısımlara paylaştırılan oranda, kıdem, çocuk sayısı gibi faktörlerin dikkate alınarak değerlendirildiği bir puanlama sistemiyle diğer personel lojmanlardan yararlanırdı. Lojmanlarda oturanlar nispeten daha düşük elektrik, su parası öderlerdi. Lojmanların badana-boya ve arızalar gibi bakımları 1970 yılına kadar Sümerbank tarafından yapılırdı. Hastane, okul, kütüphane, fırın, Ekonama dediğimiz alışveriş merkezleri, sinema, spor alanlarıyla, kasap, berber, gazete bayii, postahane gibi detaylar bile düşünülecek şekilde tasarlanmış olduğundan çalışanların memnun olmaması söz konusu olamazdı.

Son zamanlarda daha geniş evler kullanılmaya başlandığından ancak bu konuda bir şikâyet olabilse de, lojmanda oturma diye bir zorunluluk olmadığı için. Oturanları şikâyetçi olmaları söz konusu olmamıştır.

15)Nazilli Sümerbank fabrikasının şehre kattığı sosyo-ekonomik yapı nasıldı?
Fabrika Nazilli'ye neler kattı diye bir soru sorulduğunda tek cevap vardır. Fabrika 1930 yıllarının Pazar köy’ünü Nazilli yapmıştır. Yani tabir caiz ise Basma Fabrikası, Nazilli’yi yaratmıştır.
Cumhuriyetin Nazilli'deki eli olmuş. Şehre en başta ekonomik olarak çok şey kazandırmış, yıllarca hem işçilerini hem de dolaylı olarak Nazilli halkını beslemiş daha sonra çevresindeki ilçe ve köylerin pamuklarını satın alarak para kazanmalarını sağlamıştır. Kayıtlara bakarsak 1960 lı yıllarda Nazilli’nin, bağlı olduğu Aydın'dan ve yakınındaki Denizli'den hem, şehir imkânları hem de nüfus olarak daha büyük olduğunu görürüz. Nazilli fabrikasının işçi alımını durdurup küçülme politikası izlemeye başladığı 1980 li yıllara kadar durum aşağı yukarı bu doğrultuda devam ederken, bu tarihten sonra Nazilli'nin giderek gerilemesi bu saptamanın doğruluğunu açıkça gösteriyor.


Sosyal boyuta gelince öncelikle fabrika Nazilli'ye 50 yataklı, ameliyathaneli, eczaneli, diş ve aşı üniteli hastane getirmiş, Nazilli’yi baş belası "sıtma" derdinden kurtarmıştır. Hastane hem işçilere, hem Nazilli'ye hatta çevredeki yerleşim merkezlerinden gelen hastalara bile hizmet vermiştir.

SÜMER HALKEVİ

Okuma yazma kursları, okulları, kütüphaneleri, düzenlediği kursları, defile, tiyatro, sinema, halkevi ve özel radyosu ile Nazilli'yi kültür, sanat ve modern dünya ile tanıştırmıştır.


BASMA BALOSU 'na hazırlanan genç kızlar


SÜMERSPOR'da sporla tanışan Nazilli gençleri

Spor alanları, Spor kulübü ile bu alanda da devrim yapmış, Nazilli ve çevresinde boks, güreş, futbol, voleybol, basketbol, paten gibi henüz Türkiye'de bilinmeyen spor türlerinin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Nazilli Sümerspor kulübü olarak ülke sporunda isim yapıp, katkıda bulunup, başarılı sporcular yetiştirmiştir.


İşçi ve memurlardan oluşturulan koro ve tiyatro gruplarıyla kültürel etkinlikler yapılması sağlanmıştır.


Nazilli'yle elektrik vermiş, Nazilli elektrik sistemini kuruncaya kadar şehrin aydınlatılmasına katkı yapmış, ayrıca yıllar boyu çevresindeki okul, hastane, karakol, cami gibi kurumların, inşaat, tamirat ve bakımlarına karşılıksız destek olmuş, İtfaiye ve sosyal tesislerini Nazilli’nin hizmetine sunmuştur.

16)Toplu iş sözleşmeleri ile verilen parayla ilgili konularda ücret verim ilişkisi etkili bir biçimde kurulmuş muydu?
1980 li yıllara kadar işçi-işveren ilişkisi içinde toplu sözleşmelerde belli oranda denge vardı, işçi de Sümerbank'ta kazanıyordu. Fakat 1990 sonrasında uygulanan yanlış siyasi kararlar sonucunda ülke genelinde tüm kamu işyerlerin tek toplu sözleşme çatısı altında toplanmasıyla denge çalışanlar lehinde bozulmuştur. İstanbul da yaşayan çalışanlara yetmeyen para, Nazilli şartlarında büyük bir paraydı. Bence en büyük yanlış burada yapıldı. Madende çalışan işçiyle, büroda çalışan işçi aynı ücreti almamalıydı.

Bir çalışan olarak bunu samimiyetle kabul ediyorum. Ama bize verilen parayı almama gibi bir durum söz konusu olamazdı zaten politikacılar Sümerbank'ın kapanma aşamasında bunu kötü niyetle çok kullandılar. Belki de bu karalama çalışmaları sonucunda halkın Sümerbankların kapanmasına tepkisiz kalmaları hedeflenmişti.

17) 66 yıl boyunca çalışan fabrika Nazilli’nin çehresini ne şekilde etkilemiştir?
Yukarda bu konudan biraz bahsetmiştim. Özetlersek Nazilli'de her konuda fabrikanın olumlu katkılarını görebiliriz. Fabrikanın açılmasıyla, şehirde bayramlar bile değişik şekilde kutlanmaya başlamış, fabrika bandosu ile bayramlar daha bir güzel kutlanır olmuş,23 Nisan çocukları basma kıyafetleriyle cumhuriyet çiçekleri gibi açmış. Şehir nüfusu 10 binlerden 100 binlere ulaşmış, iki ayrı parça halindeki Nazilli yeni yapılarla birbirine kavuşmuş, Emekli olup Nazilli'ye yerleşenlerle ülkenin her tarafından insanların kucaklaştığı, modern ve medeni bir şehir olmuştur. Bu gün Nazilli'den büyük şehirlere gidip, yıllardır yaşıyormuş gibi kolayca adapte olan gençlerde bile Sümerbank kültürünün izlerini bulabiliriz.

Fabrikada çalışmak için 1937 yıllarında büyük şehirlerden gelen eğitimli, bilgili, görgülü kişiler Nazilli halkının kıyafetlerini, konuşmalarını bile değiştirmişlerdir. Okullarda İngilizce ve meslek dersleri gibi derslerde bu yetişmiş personelden öğretmen olarak bile yararlanılmıştır. Fabrika Nazilli'ye cumhuriyetin tüm imkânlarını getirmiş bazı illerin yıllar sonra kavuştukları olanakları onlardan yıllar önce Nazilli halkına sunmuştur.

Bu sebeple Nazilli halkı hangi siyasi görüşten olursa olsun, cumhuriyetçi ve Atatürkçüdür.

18)Fabrikanın sizce kapatılma nedenleri nelerdir?
Çeşitli raporlarda, zamanında yenilenmeme, zarar etme gibi faktörlere dayandırılmaya çalışılsa da ülke genelinde tüm kamu kuruluşlarının kapatılması ya da özelleştirme bahanesiyle elden çıkarılmasının tek sebebi "yeni dünya düzeni" olarak ifade edebileceğimiz liberal ekonomik sistemdir. Rekabetin öne çıktığı bu düzende Sümerbank gibi sosyal fabrikaların olması, ucuz işçi arayan patronların işine gelmez.

Onlara asgari ücretle çalışacak, sendikasız, sigortasız, fazla talebi olmayan, iş bulduğuna şükredip çalışacak ucuz işçi köleler lazımdır.

İMF, dünya bankası gibi dış ekonomik baskılar ve liberal ekonomik sisteme uyumsuzluk nedeniyle siyasetçilerin isteği doğrultusunda KİT’ler bilerek zarara zorlanıp, devredışı bırakıldılar.

Yoksa bankası, satış mağazaları (finans, pazarlama, üretim),yedek parçalarını bile kendi üreten fabrikaları ile sistemini oturtmuş Sümerbank gibi güçlü kuruluşları kapatmak pek kolay değildi.

Önce devletin üzerine yükmüş gibi karalama, gözden düşürme propagandası yapıldı arkasından fabrikalar “ticaret odası kaydı yok” gibi bahanelerle kamu ihalelerine sokulmadı. İşçi alımı durduruldu, güya tasarruf politikası tedbirleriyle eli kolu bağlanıp önce özelleştirme, sonra kapatma yoluna gidildi. Kısaca yeni dünya düzeninde böyle kurumlara yer yoktu.

19)Fabrikanın kapatılmasından dolayı neler hissettiniz?
Babası, Bulgaristan’dan, annesi Yunanistan'ın İstanköy adasından kaçarak,fabrikada çalışmak için Nazilli’ye göç etmiş bir ailenin, Sümerbank lojmanlarında doğmuş çocuğu olarak..

İlk başta varlığımı “Nazilli Basma fabrikasına” borçluyum.


Annem Mediha Zühre ÖDEN ve babam Dokuma Ustası Faik ÖDEN

Dedelerimden başlayarak ailemin neredeyse tüm fertleri Sümerbank ekmeği yemiştir. Okuduğum okullarda bile Sümerbank'ın imkânlarını kullandım. Bugün bir fert olarak maddi ve manevi bazı şeylere, kişi olarak ta belli bir olgunluğa, dünya görüşüne sahipsem, hepsini Sümerbank, Cumhuriyet ve Atatürk'e borçluyum.

Bu yüzden fabrikanın kapanmasına herkesten daha çok üzülüyorum. Nazilli Atatürk'ün emanetine sahip çıkamadı, bu yüzden üzülüyorum. Nazilli ekonomisini canlı tutacak kaynağı kaybetti bu yüzden üzülüyorum. Nazilli insanları ekmeğini kazanmak için başka yerlere çalışmaya gidiyor bu yüzden üzülüyorum. Gençlerimizin geleceği bakımından üzülüyorum. Nazilli esnafı ekonomik sıkıntı içinde bu yüzden üzülüyorum. Her şeyden çok doğduğum ev, mahallem yıkıldı, çocukluk, gençlik anılarım yok oldu bu sebeple üzülüyorum.

En çok da..
Ömrümün neredeyse tamamını verdiğim, her odasını, ağacını, taşını, makinelerini, gıdıgıdıyı, bahçesini ezbere bildiğim fabrikamızı görebilmek için yabancı kişilerden izin almak zorunda bırakıldığım için üzülüyorum.

İçimdeki Sümerbank sevgisi ve ekmeğiyle büyüdüğüm, çocuklarımı beslediğim kuruma olan vefa borcumu ödemek için,Atatürk ve Sümerbank eksenli bilgi ve anılarımı paylaştığım bir blog sayfası hazırlıyorum.
(sumerbank.blogspot.com)

Umarım sorularına yeterli cevaplar verip, tezine katkıda bulunabilmişimdir.

Babanla, çocukluk anılarımız var, ayrıca müzik ortak ilgi alanımız. Sizin aileden de tanıdığım Sümerbanklılar var. Sana okulunda ve yaşamında başarılar dilerim.

Selamlar, sevgiler.
İlhan ÖDEN