30 Ocak 2015 Cuma

"Su nerede,fabrika orada" (Orlof heyeti)

Bu yazımda sizlere İzmir İktisat kongresinde alınan kararlar doğrultusunda Türk-Sovyet ortaklığıyla  kurulacak fabrikaların nerelere yapılacağı konusunda  araştırmalar yapmak üzere  Profosör Orlof başkanlığında kurulan heyeti anlatacağım.

Proje,tüm kaynaklarını Balkan ve Cihan savaşlarında yitiren genç cumhuriyetin diriliş projesidir.Bu konuda en yakın desteği ,8 milyon dolar faizsiz kredi ,her türlü ekipman ve teknik yardımla Sovyetler birliği verir.

1932 yılında Sovyet Proje Tröst Müdürü Prof. Orlof Başkanlığı’nda bir heyet Türkiye’ye gelir ve Türk uzmanlarla birlikte hangi fabrikanın hangi şehirde kurulacağı kararlarının verilmesi için tüm ülkeyi dolaşır. Orlof heyeti raporunu tamamlar ve Türkiye birinci beş yıllık kalkınma planını uygulamaya koyar.
FOTOĞRAFLARIN ÜZERİNE TIKLAYIP BÜYÜTEBİLİRSİNİZ.

Genç Türkiye cumhuriyeti, Sovyetlerden alınan kredi ve teknik destekle sanayisinin çekirdeğini oluşturacak fabrikaları kurar, yaralarını sarma ve yeniden diriliş için önemli adımlar atar.


Heyet,raporu hazırlamak için çıktığı yurt gezisinde ,önerilen Nazilli'ye de uğrar.Su kaynakları, çevredeki kömür yatakları, arazi yapısının pamuk üretimine uygunluğu,demiryolu ulaşımı gibi faktörleri değerlendirir,fabrikanın şehir merkezine yapılması için yapılan politik baskılara rağmen  "Su nerede,fabrika orada" diyerek . Nazilli basma fabrikasının bugün olduğu yerde yapılmasına karar verir.

YUKARIDA SOVYET MÜHENDİSLERİN ÇİZDİĞİ 1933 NAZİLLİ KROKİSİ

Ne yazık ki Atatürkle başlayan Milli Sanayiyi kurma ve kendi ayakları üzerinde durma hamlesi , planlı ve devletci politikalar daha sonraki hükümetlerin  Amerikan merkezli liberal ekonomik sistemi benimsemesi sonucunda terkedilir.
Tamamlansa ülkemizi düyanın güçlü ülkeleri arasına sokacak bu hamle ilk yıllardaki hedef ve heyecanı yitirince,uygulanan popülist ve günü kurtarma politikaları sonucu işlevini kaybeder.

Cumhuriyetin gözde kuruluşları, siyasi kararlarla giderek amacından uzaklaştırılarak sıradan fabrikalar haline dönüştürülür. 1990 sonrası dünyada esen özelleştirme rüzgarları sonrasında,
İMF baskısıyla,kazanımları ve kayıplar gözetilmeksizin birer birer kapatılıp arazilerine üretimden  yoksun farklı amaçlı okul,park,AVM gibi merkezler açılır..

Böylece Türkiye yakaladığı dünya ekonomisi ve politikalarında elini güçlü tutacak tam bağımsızlık fırsatını yeterince değerlendiremeden kaçırmış olur.  İlhan ÖDEN.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder