5 Temmuz 2011 Salı

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz..

Sunar AKKAN

Sunar beyi 1970 li yıllarda Nazillide ilk görev aldığı günlerden hatırlıyorum. O zamanlar ortaokul öğrencisiydim. Fabrika sinemasında, bahçede fabrikayla veya okulla ilgili Sosyal faaliyetlere ailemle birlikte katıldığımda görürdüm. Orta boylu, sık gördüğümüz otoriter yöneticilere pek benzemeyen, gülen yüzünden, Aydın ve bilgili olduğu kolayca anlaşılan biri olarak aklımda kalmıştı.

Nazillide görev yaptığı yıllarda, Nazilli Sümerspor kulübünün faaliyetine son verilmesi konusunda Sunar bey'in etkisinin olduğu, kulübün onun özel çabasıyla kapatıldığı konuşulurdu.

Ben de bir küçük Sümerspor hayranı olarak bu dedikodular doğrultusunda bir yandan öfkelenir, bir yandan da böyle centilmen ve aydın birinin bu düşüncede olmayacağının çelişkisini yaşardım.

Kapatılan Sümerspor kulübü fabrika dışında "Nazilli Sümerspor Gençlik kulübü" olarak tekrar kuruldu.Birkaç yıllık çabayla yine Aydın liglerinde başarılı mücadelesine devam etti.

Benim Nazilli Sümerspor formasıyla sahalarda yer almaya başladığım ilk yıllar bu döneme rastlar.

Üç sezon futbol oynayıp namaglup şampiyonlukla kucaklaştıktan sonra daha yetenekli olduğum Voleybol ile spor hayatıma devam ettim.11 yıl takım kaptanlığı yaptım.

Arkadaşlarımla beraber Sümersporla pek çok başarıya imza attık.

Aydın ve bölge şampiyonalarında Nazilli Sümerspor formasını şerefle taşıdık.Peş peşe 12 kez Aydın şampiyonluğu kazandık ve Türkiye voleybol federasyon kupasında yarı finale kaldık.

Belki de bu başarılar sayesinde, Yıllar sonra Sümerspor tekrar Nazilli basma fabrikasıyla resmi bağlarını kurdu yine eskisi gibi "Fabrika takımı" hüviyetini kazandı.

İşte bu yıllarda il dışı bir şampiyonaya katılmak için Manisa'ya yolumuz düştü. Böyle durumlarda en yakın Sümerbank tesislerinde konakladığımız için Manisa Mensucat fabrikasına misafir olduk. Turnuvalar genelde çevre illerin şampiyonları arasında tek devreli lig usulü olur 4 gün kadar sürerdi. Manisa da çok alışık olmadığımız güzel bir jestle karşılaştık. Manisa mensucat genel müdürü Sunar AKKAN bizi makamında kabul edecekti. Önceki turnuvalarda Nazilli de görev yapmış Sümerbanklılarla buluşmuştuk ama ilk defa fabrika müdürü seviyesinde bir kabul gerçekleşecekti.

Sunar AKKAN (Manisa'da)

Hemen tüm sporcular ve idarecilerle birlikte Sunar AKKAN’ın makamına gittik. Bizi sıcak bir şekilde karşıladı, ikramda bulundu. Nazilli fabrikasının kendisinde özel bir yeri olduğunu.Nazillide güzel günler yaşadığını ama yanlış anlaşıldığını içeren, sohbet havasında uzun bir konuşma yaptı.Bir saatten fazla yanında kaldık.

Bende, takım kaptanı olarak hem bu kabul,hem de sosyal tesislerde bizi misafir ettikleri için teşekkür ettim. Bizleri tek tek tokalaşarak uğurladı.

Yanından ayrılırken yıllardır içimde çöreklenen çelişki uçup gitmişti. Çünkü Nazilli ve Sümerspor’u sevmeyen bir kişiden böyle bir jest beklenmezdi. Bize yakınlık göstermek gibi bir mecburiyeti yoktu.Tavırlarından ve gülen yüzünden,samimiyeti kolayca anlaşılıyordu.



Aradan yıllar geçti.Sunar AKKAN Sümerbank Genel Müdür yardımcısı oldu..

Bu arada Nazilli basma fabrikasında işçi düşmanı bir idarecinin önerisiyle yeni bir uygulama başlatıldı. İşçilerin çalıştıkları kısımlarda olan soyunma oda ve dolapları işletme dışında yeni yapılan bir binaya taşındı ve bina çevresi insan boyunun iki katı yükseklikte, kalın kafes telleriyle çevrildi.Fabrika yeni haliyle "Nazi Kampı" gibi olmuştu..

İşe biraz geç kalan işçi arkadaşlarımız bekçiler tarafından içeri sokulmuyor. Mesai içinde ani İzin almak zorunda kalanlar banyo yapamadan gitmek zorunda kalıyor, bayan işçiler gerektiği anlarda dolaplarına ulaşamıyorlardı.

Bu ızdırap 1,5-2 yıl kadar sürdü..

Bir gün,Sümerbank genel müdür yardımcısı Sunar AKKAN, Nazilli Basma fabrikasına geliyor diye duyduk.

Karşılama hazırlıkları yapıldı.Sunar AKKAN yıllar sonra yine Nazilli'ye geldi,fabrikayı gezdi ve gitti..Görünürde pek önemli bir gelişme görmemiştik ama..

Ertesi gün soyunma ve duş odalarını çevreleyen, stadyumlardaki benzerlerinin iki katı yükseklikteki tellerle çevrili Nazilli "Nazi Kampı'nın" son günü oldu. Demir kapılar ,direkler,dikenli teller kaynak makineleriyle kesilip kamyonlara yüklendi.Hurdalığa gitti..

İşte böyle..

Daha yakından tanıyanlar, o'nu anlatırken mutlaka çok farklı, çok daha güzel şeyler yazarlar. Yaşam çizgisi Sunar AKKAN'la sadece bir noktada kesişmiş fakat çevresinde olup bitenleri fark ve takip eden biri olarak o'nun için "iyi adam"dı diyebiliyorum.

Fakat sizin de bildiğiniz gibi "adam" olabilmek pek kolay değil.

Meşhur hikayedeki gibi "hem vezir,hem de adam" olabilmek hiç kolay değil.

Bana göre, Sunar Akkan “hem vezir, hem de adam” olmayı başarabilen nadir kişilerden biriydi. Allah rahmet eylesin,mekanı cennet olsun..

İlhan ÖDEN