Bu güne kadar Nazilli basma fabrikası ile ilgili pek çok yazı yazıldı, Nazilli’ye getirdiği yenilikler, Nazilli ekonomisine, kültür, sağlık, spor ve sosyal hayatına yaptığı katkılar onlarca kez gazete ve dergi sütunlarında yer aldı. Özellikle geçtiğimiz yıl, Yazar Banu AVAR ve Tarihçi Sinan Meydan’ın katıldıkları Tv. programlarında ve yazılarında fabrikamızdan övgüyle bahsettiler. Fabrikamızın, Venezüella’da ki kopyasından, Gıdı gıdı trenimize, hamamından, fırınından, ızgaralı futbol sahamıza kadar her türlü özelliği anlatıldı…
Bu yazı ve programlar, o sıralarda gerek sanal âlemde, gerek reel ortamda fabrikamızı iyi bilmeyenler tarafından hayretle izlendi, okundu...
Bugün sizlere, şu sıralarda yeniden gündeme oturan, her iktidara gelen hükümetin kendi görüş ve istekleri doğrultusunda değişiklik yaptığı, yaz-boz tahtasına dönmüş eğitim sistemimiz ile ilgili bir paylaşım yapıp, çağdışı olarak nitelendirilip kapatılan Sümerbank’ın eğitime bakış açısını anlatmaya çalışacağım.
Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası, hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen çalışanlarına yönelik sertifikalı meslek edindirme ve okuma yazma kurslarına devam ederken, mensuplarının çocuklarının eğitim sorununa çözüm getirmek ve çağdaş nesiller olarak yetişmelerini sağlamak için bir ilkokul yaptırıyor. Okulun inşaatına 17 Eylül 1945 tarihinde başlanıp fabrikanın açılış yıl dönümü olan 9 Ekim 1946 tarihinde yapımı tamamlanıyor.
Fabrika Müdürü Hayri Toker okulun açılış konuşmasını yapıyor.Mikroskobundan, plastik anatomi iskeletine, geometri aletlerinden, haritalar ve projeksiyon makinesine, minik rasathanesinden, kütüphanesine kadar her türlü ihtiyacı Sümerbank tarafından karşılanıyor. Belki de pek çok Avrupa ülkesi ya da ABD. nin okulları bile henüz bu kadar donanımlı değilken.
En önemlisi,1947-1947 öğretim yılında, Nazilli Sümer ilkokulunda, okul öncesi eğitim veren “Ana sınıfı” var. O yıllarda okul öncesi eğitimi düşünmek,şaşırtıcı...
15 Ekim 1947 Nazilli Sümer ilkokulu Ana sınıfıTürkiye’nin pek çok ilinde yeterince, köylerinin yarısından çoğunda okul yok iken… Henüz, ilköğretim bile zorunlu değil iken… 1947 yılında, sıralara yetişemeyecek küçük çocuklar için özel yapılmış minik sandalyeli, masalı karatahtalı ve öğretmeni olan bir Ana sınıfı açmak…
Yere yakın karatahta ve minik masa ve sandalyeli ana sınıfıAtatürk Sümerbank Nazilli Basma Fabrikasını açmaya geldiğinde “Buraya bir cami, bir de okul yapın” demiş…Atatürk ister de, Sümerbank'lılar yapmaz mı? Hem de “Âleme örnek olsun “ diye yapmışlar...
Sadece yapmakla kalmayıp, okulun,caminin badanasını, tamiratını, her türlü ihtiyacını yıllar boyu üstlenmişler, kurdukları Halkevi, yardım dernekleri ve eğitim vakıflarıyla yüzlerce öğrenciye burs vermişler...
Sümer Halkevi tarafından giydirilen çocuklar.
Bir fabrikanın bölgesine bu kadar katkı yapmasının başka örneği varmıdır? Sizce bu fabrikalar, çok para kazanmayı hedeflemedikleri için yanlış mı yapmışlardır? İsimlerini tarihten bile silmek için bu acele gayretin sebebi nedir? Herkesin bu soruların cevaplarını iyi düşünmesi lazım?
Sevgiyle kalın.... İlhan ÖDEN
(Sümer Camisini merak edenlere,kartonpiyer,vitray,ahşap işçiliği, hat işlemeli duvar ve kubbe süslemeleriyle, Sümerbank Basma Fabrikası camii hala Nazilli'nin en güzel camisidir.)
Not : Yıl 2012,Türkiye eğitim sistemi yeniden elden geçiriliyor. İktidar zorunlu eğitim 4+4+4 derken, muhalefet hayır 8+4 olsun diyor. Sonuç bugün yarın belli olacak.Artık okullar eğitim yuvası olmaktan çıktı, Öğrenciler ,öğrenmeden okulları bitiriyor. Bir şeyler öğrenmek için dershanelere avuç dolusu para ödemek gerek. Dershaneye gitmeden herhangi bir sınavda başarılı olmak imkânsız, kimse farkında değil. Belki farkındalar ama işlerine gelmiyor. Çünkü bu sisteme, bilgili kişiden çok, asgari ücretle çalışacak “amale” lazım. Eğitim kimsenin umurunda değil?