25 Nisan 2011 Pazartesi

MERCİMEK ÇORBA,ANKARA TAVA,ÇOBAN SALATA..

9.Ekim 1937 Nazilli Basma fabrikasının doğum günü..
Fabrikamızın açılış hikayesini çoğunuz biliyorsunuz.Yeri geldikçe,Atatürk'ün,Nazilli Basma fabrikasının açılışını yapmak üzere Nazilli'ye gelişini bu sayfalarda yazılarla,fotoğraf ve videolarla süsleyerek defalarca anlattım.Bu gün sizlere fabrikamızın çalıştığı dönemlerde her yıl mutlaka kutlanılan.Bu özel günün canlandırılmaya çalışıldığı törenleri anlatacağım.


Törenin ilk bölümü,Nazilli protokolunun,duyarlı vatandaşların ve öğrencilerin katılımıyla Nazilli gar'ında,trenle geldiği varsayılan Atatürk'ü temsil eden büst ve bayrağın sembolik olarak karşılanmasıyla başlar. Genellikle belediye başkanı,kaymakam veya garnizon komutanının, Atatürk'ü öven,Nazilli basma fabrikasının şehre ve ülkeye yaptığı katkıları anlatan konuşmalarından sonra,efe veya öğrencilerden oluşan folklor ekiplerinin gösterileriyle devam eder,İstasyon meydanındaki Atatürk büstüne çelek koyma işlemiyle sona ererdi.

Atatürk'ü temsil eden büst ve bayrağın Nazilli belediye bandosu eşliğinde heyet tarafından taşınarak Nazilli Gar'ına çok yakın mesafedeki Gıdıgıdı istasyonuna götürülmesiyle törenin ikinci kısmı başlar,Nazilli protokolu ve törenin devamını izlemek isteyen vatandaşların Gıdıgıdı'ya binmesiyle,Atatürk resimleri,bayrak, flama ve renk renk basmalarla gelin gibi süslenmiş Gıdıgıdı hareket eder,sanki Atatürk'ün Nazilli'ye gelişini müjdelercesine yol böyunca meşhur düdüğünü coşkuyla defalarca çalarak Nazilli Basma Fabrikasına doğru ilerlerdi.

Raylarının karayoluyla kesiştiği noktada,trafiği durduran bariyerler kapandığında,yolun iki tarafında duran otobüs ve otomobillerde bekleyenler,başka yerde görmedikleri şekil ve güzellikteki Gıdıgıdı'ya bakar,bayram falan olmadığı halde böyle süslü bir trenle karşılaşmanın şaşkınlığıyla geçişini izlerlerdi.
Bu sırada fabrika çalışanları ve aileleri,benim yetişemediğim önceki törenlerde Sümersporlu sporcular ve yine öğrencilerden oluşan başka bir grup, fabrika içindeki minik istasyondan müdüriyet binasına doğru uzanan bayrak ve Sümerbank flamalarıyla süslenmiş dar yolun iki tarafına sıralanmış vaziyette Gıdıgıdının gelişini beklerdi.

Gıdıgıdıdan inen heyet ve işçilerin taşıdığı Atatürk'ü simgeleyen büst,bando eşliğinde müdüriyet binasına doğru ilerler,yol kenarında bekleyenlerde heyetin arkasından asıl törenin yapılacağı müdüriyet binası önündeki alana doğru yürürdü..

Fabrikanın Dokuma,Basmahane ve Atölye gibi büyük kısımlarının,Sümer ilkokulu ve Teksif sendikasının çelenklerinin süslediği Atatürk büstü önünde yapılan saygı duruşu sonrası,fabrika müdürü veya üst düzey yöneticilerinin Atatürk ve cumhuriyete Nazilli halkı adına şükranlarını sunduğu konuşmanın ardından fabrika memur veya işçilerinin konuşma ve şiirleriyle tören sona ererdi.
Rahmetli babamdan duyduğuma göre çok önceleri fabrikanın kendi bandosu bu törenlerde çalarmış, sonradan belediye bandosu kurulunca,fabrika bandosu lağv edilip enstrumanlar Nazilli Sanat okuluna verilmiş..

1984 yılı kutlamaları (Bursa Kılıç Kalkan Ekibi)


Bu törenlere,çok küçükken,öğrenciyken ve çalışırken defalarca katıldım,en görkemli tören Cumhuriyetin 50. yıl kutlamalarının olduğu yıl düzenlenmişti.O sırada ben Nazilli sanat okulunun öğrencisiydim ve bu tören için öğretmenlerimiz bize 50. yıl marşını ezberletmişti törende coşkuyla bu marşı söyleyerek yürümüş,törene katılanlardan büyük alkış almıştık.

Törenle ilgili anlatacaklarım bu kadar.Bundan sonra yazacaklarım bu törenden sonrasıyla ilgili.

Türkiyenin ilk basma fabrikası,genç cumhuriyetin Nazilli'ye uzanan eli,koskoca Nazilli basma fabrikası,doğum gününü kutlamaya gelen misafirlerine ikramda bulunup,ağırlamadan gönderecek değildi ya...

Her 9 ekimde basma fabrikası yemekhanesi,Nazilli halkına açılır,fabrikanın ustalıkları dillere destan,Bolu'lu aşçıları bu özel gün için geleneksel bir menü hazırlarlardı. "Mercimek Çorba,Ankara Tava ve Çoban salata".Neden bu menüde ısrar edilir,Atatürk'ün Fabrika ziyaretiyle bağlantısı varmıdır bilmiyorum ama her yıl 9 Ekim günü mutlaka bu geleneksel menü hazırlanır,bazen menüye kola,gazoz gibi meşrubat ikramlarıda ilave edilirdi.

Önce haşlanmış,sonra kızartılmış ve hayvanın en güzel yerlerinden kesilmiş irice bir et parçası bolca pilavın üstünde ikram edilirdi.Misafirler işçilerle birlikte aynı masalarda yemeklerini yer törene katılanların hepsi doyuncaya kadar yemek devam ederdi.Konuklardan yemeklerle ilgili övgü sözleri duydukça,onları sanki evimizde ağırlamışız gibi göğsümüz kabarırdı...
Fabrika aşçılarından herkes çok memnundu öyle ki aşçıbaşı Mehmet Ali ARSLAN ve kardeşi Mustafa ARSLAN (sonradan abisinin yerine aşçıbaşı oldu) yaz boyunca Kuşadasındaki Sümerbank kampına götürülür yurdun çeşitli yörelerinden tatile gelen Sümerbanklılara evlerinde bile yiyemeyecekleri,Dalyan köfte,Çiftlik kebabı,kadınbudu köfte gibi özel yemekler yaparlardı...

(Aşçılarımızdan,hakka kavuşanlara rahmet,yaşayanlara sağlıklı ömür dileriz..)

Yıllar,yılları kovaladı,Gıdıgıdı seferden kaldırıldı,törenlerin coşkusu giderek azalmaya başladı, eskisi gibi kalabalık olmuyor,yemeklere katılan misafir sayısı her yıl öncekine göre biraz daha azalıyordu. Eski aşçılar emekli olmuş,yerlerine yenilerinin alınması.özelleştirme nedeniyle durdurulmuştu. Ünlü ustaların yetiştirdiği usta aşçılara,dokumadan,iplikten gönderiler mesleği aşçılık olmayan arkadaşlarımız ellerinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorlardı...

Artık Ankara Tava artık eskisi gibi lezzetli değildi...
Etlerin kemikler daha kalınlaşmış,eskisi gibi lop değil,yağlı, kıkırdaklı,hatta pilavın üstünde kaburga bile görmeye başlamıştık.
Akla gelen her yönüyle dünyaya örnek olmuş,Nazilli basma fabrikası İMF dayatmalarıyla eli kolu bağlı,muhtaç hale getirilmişti..

Yine de Atasının onuruna, kapatılıncaya dek,yemekhane kapılarını misafirlerine açıp, Ankara tava ikram etmeye devam etti...

Merak edenlere söyleyeyim.
Atatürk'ün Nazilli'ye gelişi hala kutlanmaya devam ediliyor, Nazilli gar'ında başlayan tören, Nazilli gar'ında bitiyor.Protokoldan 3-5 kişi makam arabalarıyla fabrika müdüriyet binasındaki Atatürk müzesini ziyaret ediyor.

Nazilli Basma fabrikası kapalı..
Müzenin duvar boyaları kabarmış,tavanı akıyor,yerdeki halılar çürümekte.
Artık, Nazilli Basma Fabrikası mutfağında "Ankara Tava" pişmiyor.
Zaten,bana göre, fabrikasına yeterince sahip çıkmayan Nazilli halkı da Ankara Tava'yı,hak etmiyor. Muhabbetle kalın..
İlhan ÖDEN

Renkli Fotolar için www.nazilliadalet.org teşekkür ederiz.

7 yorum:

  1. İlhan bey, İstanbul'da kızımın yanındayım ve Beşiktaş'ta çarşıda giderken Sümerbank Satış Mağazasını gördüm ve hemen içeriye girip yetkililerle görüşmeye çalıştım.Dün görüşemedim,bugün tekrar uğradım,müdürüyle görüştüm. Sümerbank fabrikalar kapatılmadan önce bütün kumaşları satın almışlar ve depoya koymuşlar. Buradaki mallar satıldıkça diğerlerini getiriyorlarmış. Raflarda aynı Nazilli mağazadaki gibi kumaşlar duruyordu.Etiketlerine baktım Nazilli Basma Fabrikası yazıyordu. O kadar heyecanlandım ki, hepsini tek tek inceledim. Vitrininde çizgili pijama vardı.Kumaşlar o kadar güzeldi ki anlatamam. İzin istedim görüntüyü fotoğraflamak istedim.Mağazanın girişindeki tabelayı çekecektim ama izin vermediler.Tabelayı izinsiz çeken bir gazeteyi de mahkemeye vermişler. Herkes tarafından görülmesinin iyi olacağını söyledim ama kimseye izin vermiyorlarmış. Ankara'daki genel merkezimizden izin alın,öyle çekin dediler. Nazilli'deki çalışmaları anlattım ama boşuna.Keşke birkaç kare çekebilseydim. Bir de Gebze'de varmış böyle bir mağaza.İzmir, Eskişehir, Malatya,Bursa Sümerbank fabrikalarının kumaşları sıra sıra duruyordu.
    Nihal Erbakan

    YanıtlaSil
  2. Sümerbank mağazaları 1997-98 de satıldı yada kapatıldı.Çoğunu çalışanlar aldı ama pek başarılı oldukları söylenemez.İçi mal dolu mağazalar neredeyse bedavaya verildi.Bazıları içindeki mallar satıldıktan sonra kapandı. Bazılarının sadece ismi "sümer" olarak devam etti.İçinde Sümerbank malları yoktu.
    Tabelanın fotoğrafının çekilmesi işlerine gelmez çünkü Sümerbank'ın ismi de satılık. 10 yıldır Sümerbank malları üretilmiyor tüccarlardan toplamış yada fabrika depolarından almış olsalar bile zor.Kumaş kenarına isim yazmak kolay.Ankarada mağazalara bakan bir birim yok.Özelleştirilmeyi bekleyen 5-6 şeker fabrikasının bağlı olduğu bir genel müdürlük var.Fotoğraf çektirmemleri tuhaf, Aklıma taklit mal sattıklarıda gelmiyor değil.Nasıl olsa markayı takip edecek bir kurum yok.Sıradan basmaların kenarına isim yazıp satıyorda olabilirler.Senin gibi Sümerbank'ı bilen biri ilgilenince korkmuş olabilirler.

    YanıtlaSil
  3. Kumaşlar orjinaldi. Hem de Nazilli Sümerbank'ın kumaşları da vardı. Sümerbank kumaşlarını nerede görsem tanırım. Hatta Merinos yünlü kumaşları da vardı.
    Nihal Erbakan

    YanıtlaSil
  4. Ben sizin yazdıklarınızı yorumladım.Değildir diye bir iddiam yok.Fotoğraf çektirmediler diye yazınca,öyle olabileceği aklıma geldi.

    YanıtlaSil
  5. İlhan bey,merhaba.Ben halen daha İstanbul'dayım ve bilgisayara bugün girerek neler paylaştığınızı görmek için sayfanıza girdim ve verdiğiniz cevabı bugün gördüm.Galiba sizi suçladığımı anlamışsınız.Ben öyle birşey söylemedim.Sadece gördüklerimin gerçekten Sümerbank, özellikle Nazilli Sümerbank basması olduğunu söylemek istedim.Yoksa sizi suçlamak gibi bir niyetim yoktu. Selamlar. Nihal Erbakan

    YanıtlaSil
  6. Yok,Nihal hanım beni suçlamayacağınızı biliyorum. Mağazacılar fotoğraf çektirmiyor diye yazınca,korktukları birşey mi var? acaba diye aklıma ilk gelenleri.Sizinde bildiğiniz gibi,yasal mağazalar böyle reklam fırsatlarını kaçırmazlar.O biraz garibime gitti.Selamlar iyi eğlenceler..

    YanıtlaSil
  7. Fabrikayı yenilemeyip çağa uydurmayanlara, Yandaş doldurup kapasitesinden fazla işçi, çalılıştıranlara, kapanmasına kara verip Bu ülkeye zarar verenlere Lanetler olsun kardeşim....

    YanıtlaSil