15 Aralık 2010 Çarşamba

NAZİLLİ BASMALARI NAZİLLİ'DE DOKUNUR


Bazı yazılı kaynaklarda böyle bir türkünün varlığından bahsediliyor.Nazilli'de söylenen,halk tarafından yakılmış böyle bir türkü yoktur.Söylenen ezgiyi Nazilli Öğretmen Okulu'nun çok değerli müzik öğretmeni Ahmet KAYA "mendilimin ucuna sakız bağladım sakız" isimli İzmir (Urla) türküsünü değiştirip ,aranje ederek hazırlamıştır. (Kaynak kişi :İrfan TONKUL)




O sıralar Nazilli de yeteri kadar müzik öğretmeni olmadığı için Ahmet hoca Nazilli Sümer ortaokulunun müzik derslerine de giriyordu.Bu ezgiyi yıl sonu müsameresi için düzenlemiş,koro ve mandolin grubumuzla seslendirmiştik.




Ben o sırada orta okul 2. sınıf öğrencisi idim ve okulun mandolin grubunda yer alıyordum.Bu konuyu böylece açıklığa kavuşturup,Nazilli Basmalarıyla ilgili diğer şiir ve türkülerin ulaşabildiğimiz kadarını paylaşalım.





TÜRKÜ'DE NAZİLLİ BASMASI





ŞİİRLERDE NAZİLLİ BASMASI










http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=50241



http://mmetelik.blogspot.com/



Zekeriya IŞIKLI













Ulaşabildiklerimden izinlerini alarak,ulaşamadıklarımdan özür diliyerek şiir'lerini paylaştığım,tüm değerli şair dostlarımıza sonsuz teşekkürler.







İlhan ÖDEN



9 Aralık 2010 Perşembe

GENEL MÜDÜRLÜK' de SANAL GEZİNTİ..


Ankara,Ulus meydanındaki tarihi Sümerbank Genel Müdürlük binasının içine hiç girdinizmi? Girmediyseniz,buyrun dilediğiniz gibi gezin..

Alt köşedeki hareket kumandalarını kullanarak istediğiniz yöne gidebilir,istediğiniz kadar yaklaşıp uzaklaşabilirsiniz.

8 Aralık 2010 Çarşamba

YERLİ MALLARI HAFTASI ve SÜMERBANK




YERLİ MALLAR haftasına önderlik eden SÜMERBANK'ın kampanyalarından derlediğim nostaljik afişler ve diğer materyallerden oluşturduğum kolleksiyonu sunuyorum.





VİDEO

Atatürk'ün öğretileri ve ilkelerinden her gün biraz daha uzaklaşırken, unutturma çalışmalarına karşı, unutmamak için gayret ediyoruz.

YERLİ MALLARI HAFTASI ve SÜMERBANK

Bildiğiniz gibi 12 aralık tarihini içeren hafta Tutum ve Yerli malları haftası olarak kutlanır.

Cumhuriyetin kurulduğu dönemlerde bireylere, parasını,eşyalarını, zaman ve sağlıklarını, korumak öğretilir. Şimdiki gibi tüketim toplumunun parçası olmak özendirilmezdi. Sadece kendimize ait olan şeyleri değil,ülkemizin doğal kaynaklarını, suyu,elektriği,okul eşyalarını özenle kullanmak öğretilirdi.



Atatürk 1923 yılında İzmir İktisat Kongresini topladı. Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı. Dönemin başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929 tarihinde T.B.M.M.’de bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularını anlattı.


Cumhuriyetin ilk 10 yıllık döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki çabalar maalesef artık terkedilmiş gibi görünüyor.Sanki çok zengin bir ülkeymişiz gibi tüketim çılgınlığı teşvik ediliyor.Cumhuriyet kazanımları birer birer yitiriliyor.

Televizyonlarda, 'Şunu al ekonomi canlansın' gibi reklamlarla, vatandaş tüketime zorlanıyor, özelleştirme adı altında ülkenin tüm değerli tesisleri yabancılara satılırken, tohum, ilaç, şimdilerde de "et" bile ithal eder olduk. Artık eskiden övündüğümüz "Kendini doyurabilen" ülkelerden biri değiliz. Her sektörde yabancılara bağımlılığımız giderek artıyor.

Dış borçlar,alınan İMF kredileri ödenmez boyutlarda,ülkemizin bağımsızlığı giderek tehlikeye düşüyor.İstemediğimiz kararlara evet demek zorunda kalıyoruz. (Füze kalkanı,Ermeni kapısının açılması,vs.)

Atatürk'ün 'Ekonomisi bağımsız olmayan ülke bağımsız değildir' ilkesine aykırı ne varsa süratle yapılmaya devam ediliyor. İşsizlik,yoksulluk yüzünden toplumda,bireyler arasında huzursuzluk,umutsuzluk ve mutsuzluk sonucu intihar ve depresyon gibi psikolojik sorunlar giderek artıyor.

Kaynakları iyi değerlendiren ülkeler parasını yatırımlar yapmak için kullanır vatandaşlarına daha iyi hizmet götürür,başka devletlere avuç açmaz,bağımsızlığını tehlikeye düşürmez.

Günümüzde küresel ekonomik kriz etkisiyle çok zor durumda olan türk sanayisini,kirizden çıkarmanın yolu "yerli malı" kullanmaktır. Yerli üreticilerin yok olması dışardan gelen malın yüksek fiyatla satılmasını,tersinin ise yabancı üreticileri,rekabet gereği kaliteli üretim ve düşük fiyat politikası uygulamaya zorlayacağını unutmayalım.

Hemen uygulanan mirasyedi ekonomik politikalardan vazgeçilmesi, ekonomimizi daha az dışa bağımlı hale getirecek tedbirleri alması ve yeni nesillere kaynaklarımızın daha iyi kullanılması alışkanlıklarının kazandırılması dileğimle.


İlhan ÖDEN


6 Aralık 2010 Pazartesi

TARİHÇE:

Ulusların tarihlerinde dönüm noktalarını ve atılımlarını simgeleyen isimler vardır. Karabük, Türk ulusunun tarihinde yer alan, işte bu ışıltılı isimlerden biridir. Karabük adının Türkiye’nin yazgısında görev üstlenmek üzere saptandığı ve işitilmeye başlandığı yıllar, Cumhuriyetin gençlik yıllarıdır. Büyük kurtarıcı ve kurucu Atatürk, her biri başlı başına “devrim” yaratan kararlarından bir yenisini daha verir. Türkiye sanayileşecek ve sanayileşme “ulusal” bir nitelik taşıyacaktır. Modern Türkiye’nin endüstriyel atılımlarına öncülük edip temel oluşturacak entegre demir çelik tesisleri, en uygun yerde ve koşulda süratle kurulacaktır. Büyük Önder’in, bütün bir ulusun da özlemini yansıtan bu kararı, O’nun sağlığında hayata geçirilir.

Ülkemizde demir çelik sanayisinin kurulmasına yönelik ilk girişimlere İktisat Vekâleti tarafından 1925 yılında başlanmıştır. Bu amaçla Avrupa’dan getirtilen uzmanlara madenlerimiz incelettirilmiş, 29 Mart 1926 tarihinde ise demir sanayisinin tesisine dair ilk kanun resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak demir çelik sanayisinin kuruluşuna yönelik 1932 yılına kadar aralıklarla süren çalışmalardan netice alınamamış, 1932 yılında ise yabancı uzmanlara yeniden inceleme ve araştırma yaptırılmıştır. Demir Çelik sanayisinin kuruluş yerinin saptanması ve diğer sorunlarının incelenmesi için ise Sümerbank ve Erkan’ı Harbiye temsilcilerinin ortaklaşa yürüttükleri çalışma ile gerekli koşullar her yönüyle araştırılmış ve Türkiye’nin ilk entegre demir- çelik sanayinin; maden kömürü havzasına ve sahile yakınlığı, demiryolu güzergahında bulunuşu, jeolojik bakımdan ağır endüstrinin kurulmasına elverişli olması ve stratejik uygunluğu nedeniyle 13 hanelik Karabük Köyü’nde kurulmasına karar verilmiştir. Tesislerin yapımı ise, 10 Kasım 1936 tarihinde İngiliz Hükümeti ile imzalanan 2,5 Milyon Sterlinlik kredi anlaşmasına dayalı olarak H.A.Brassert Firmasına ihale edilmiştir. Karabük’teki Soğanlı ve Araç çaylarının arasında yer alan geniş çeltik tarlaları üzerine kurulacak Türkiye’nin ilk entegre demir çelik tesisinin temeline ilk harcı, 3 Nisan 1937 tarihinde dönemin Başbakanı İsmet İnönü koymuş ve böylece ülkemizde çeltik tarımından çelik sanayine dönüşüm başlamıştır. Temele konan bu ilk harçtan sadece bir yıl sonra 1 Mart 1938 yılında makine montajlarına başlanılan Karabük Demir Çelik Fabrikaları, Türk mühendis, teknisyen ve işçilerinin üstün çabaları sayesinde 2 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanarak, 6 Haziran 1939’dan itibaren peyderpey işletmeye alınmıştır.

Başlangıçta Sümerbank’a bağlı bir müessese olarak faaliyetini sürdüren Karabük Demir Çelik Fabrikaları, işletmenin muhtelif ünitelerin ilavesi ile genişletilmesi üzerine 13.05.1955 yılında Sümerbank’tan ayrılarak bağımsız bir İktisadi Devlet Teşekkülü durumuna gelmiş ve “Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü” adını almıştır. Etibank’ın bir müessesesi olan Divriği Demir Madenlerinin de bünyesine katılmasıyla 1976 yılına kadar Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü olarak faaliyetini sürdüren Karabük Demir Çelik Fabrikaları, bu tarihten sonra Bakanlar Kurulu kararnamesi ile yeniden yapılandırılmış ve Genel Müdürlüğe bağlı bir müessese haline getirilmiştir. Karabük Demir Çelik Fabrikaları için en önemli statü değişikliği ise 1994 yılında yaşanmıştır.

1994 yılı sonuna kadar Türkiye Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir müessese olarak faaliyet gösteren Karabük Demir Çelik Fabrikalarının, 5 Nisan 1994 tarihli ekonomik istikrar kararları çerçevesinde kapatılmasına karar verilmiştir. Ancak, ülkemize sayısız hizmetleri olan Karabük Demir Çelik Fabrikalarının kapatılması kararına karşı, fabrikada örgütlü bulunan Çelik İş Sendikası ve bağlı çalışanlarıyla birlikte tüm yöre halkı büyük tepki göstermiş ve kamuoyunda oluşan bu tepkiler Karabük Demir Çelik Fabrikaları için yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur. Dönemin hükümeti ile sürdürülen uzun görüşmeler sonrasında fabrikanın özelleştirme kapsamına alınması sağlanmış ve Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararı ile Karabük Demir Çelik Fabrikaları Müessesesinin, KARDEMİR A.Ş’ne devri öngörülmüştür. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Kardemir A.Ş Müteşebbis Heyeti tarafından 30.03.1995 tarihinde imzalanan sözleşme ile devir şartları hükme bağlanarak özelleştirme gerçekleştirilmiş ve Karabük Demir Çelik Fabrikaları, Kardemir AŞ tarafından devir alınmıştır.

2 Aralık 2010 Perşembe

KAYSERİ SÜMERBANK AÇILIŞ TÖRENİ 1935

Cumhuriyetin ülkemize kazandırdığı en önemli kuruluşlardan biri olan Sümerbank Kayseri fabrikasının açılış töreni (16 Eylül 1935) videosunu paylaşıyorum.Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından kurulmuş ilk fabrikadır. Rusya’dan alınan krediyle ve Ruslar tarafından inşa edilmiştir.

Bu amaçla Kayseri ve Nazilli tekstil fabrikalarını inşa etmek, fabrikalarda kullanılacak makinaları temin etmek ve fabrikalarda çalışacak kişilerin eğitimini sağlamak üzere Rusya'da TURKSTROY devlet firması kurulmuştur,firmanın türk muhatabı SÜMERBANK'tır.

Sümerbank Kayseri Pamuklu Sanayii Müessesesi`nin temeli, 20 Mayıs 1934 günü atılmış,fabrika 16 Eylül 1935 günü işletmeye açılmıştır.

Fabrikanın kapatılması için 9.8.1999 tarihinde karar alınmış. İşletme 2001 yılında tasfiye edilip, Erciyes Üniversitesi`ne devredilmiştir.


Törende,İktisad Vekilimiz Celal BAYAR,Adalet,Sağlık bakanlarımız, Rusya elçilik protokolu, Turkstroy ve Sümerbank üst düzey yöneticileri görülüyor. Ayrıca Kayseri Halk partisi il başkanının, Rusya adına bir mühendisin kısa konuşmaları ve Kayseri'li bir genç kızın yazdığı şiiri okuması görülüyor.

İlhan ÖDEN