14 Haziran 2025 Cumartesi

NAZİLLİ


BİR ZAMANLAR İL OLMAYA ADAY BİR İLÇENİN HİKAYESİ
Türkiye'nin batısında, Aydın'ın gözde ilçelerinden biri olan Nazilli, yıllar boyunca sadece coğrafi büyüklüğüyle değil, ekonomik potansiyeli, tarihi zenginliği ve kültürel mirasıyla da dikkat çekti. 1960’lı yıllardan bu yana “il olacak ilçeler” arasında adı sıkça anılan Nazilli, gelişmişlik düzeyi açısından da hep ön sıralarda yer aldı. Ancak bugün bu güzel Ege ilçesi, ziyaretçilerini bambaşka bir yüzle karşılıyor.
Otobandan Nazilli’ye giriş yaptığınızda, aklınızda modernleşmiş, dinamik, canlı bir ilçe görme beklentisi olur. Bu beklentiyle camdan dışarıya bakarken, ilk karşılaştığınız manzara şaşırtıcıdır: Sağda solda uzanan tarım alanları, dar iki şeritli yolun kenarına sıralanmış hayvan pazarı, mezbaha, arıtma tesisi ve eski bir minibüs durağı... Her şey sanki zamanın gerisinde kalmış gibi görünür.
İlerledikçe yol genişler, ağaçlı bir yola girilir. Şehrin merkezine yaklaştığınızı düşünürken, solunuzda yıkılmaya yüz tutmuş bir yapı dikkatinizi çeker. Duvarları dökülmüş, giriş kapısı dut ağaçlarıyla sarmaş dolaş, neredeyse doğaya karışmış bir harabe... Bir an duraksar, gözlerinizi ovuşturursunuz. “Burası o meşhur Nazilli Basma Fabrikası olamaz” dersiniz.

(Nazilli basma fabrikasının yok oluşunu, "Nizamiye kapısının adeta bir mezar taşına benzeterek" vurgulayan ironik çalışmam.)

Ama orasıdır..
Bir zamanlar sadece Türkiye’nin değil, dünyanın kalkınma hamlelerinde örnek gösterilen Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası... Binlerce işçinin çalıştığı, ülkenin sanayileşme sürecine katkı sunan, bölgeye hayat veren o büyük tesis; bugün terk edilmiş, unutulmuş, çürümeye bırakılmıştır. Bu sadece bir yapının değil, bir dönemin, bir ideali temsil eden belleğin çöküşüdür.
Otobüs ilerlerken kırmızı ışıkta durur. Sağda, çalılarla çevrelenmiş yıkık bir okul binası göze çarpar. Eğitim hayatının neşeli anılarını taşıyan o duvarlar şimdi sessizliğe bürünmüş, adeta çocuk seslerini özler gibi…
Şehir merkezine yaklaştıkça dükkânlar görünür, ama pek çoğu kapalıdır. Sanki bir zamanlar cıvıl cıvıl olan sokaklar şimdi sessizliğe bürünmüş. Arada bir iki açık dükkân kalmış, onlar da son bir gayretle ayakta durmaya çalışıyor.
Otobüs, bakımsız bir refüjle ayrılmış ana caddeye girerken hareketlilik biraz artar. Yeni yapılan yüksek binalar göze çarpsa da, kasaba havası hâlâ baskındır. Modernleşme ile gelenek arasında sıkışmış bir yapı gözlenir. Otogar kavşağından geçilip terminale girildiğinde, şehirle ilgili ilk izlenim çoktan zihninize kazınmıştır.
Otobüs yeni yolcular alıp geldiği yoldan geri dönerken, siz de kafanızdaki “Gelişmiş ilçe Nazilli” imajını yavaşça geride bırakırsınız. Aklınızda ise şu sorular kalır:
Nazilli. Acaba ne zaman kendine hak ettiği değeri yeniden verecek? Acaba ne zaman değerlerine sahip çıkacak? İLHAN ÖDEN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder