10 Kasım 2018 Cumartesi

EKMEK KAPISI "SÜMERBANK"



Çocukluk günlerimizin önemli mekanlarından biri fabrikamızın Nizamiye kapısıydı. Fabrikanın büyüklüğü bu görkemli kapıda vurgulanarak sembolize edilmek istenmiş olmalıydı ki kapının azameti yaklaşanları farkında olmadan etkiler,kılık kıyafetlere çeki düzen verilir,yürüyüşler bile düzeltilirdi.

Bu kapı adeta bir sınır kapısı,özerk bölgeye açılan bir kapı gibiydi,içeri polis,jandarma bile giremezdi. Eğer aranan biri varsa fabrikanın bekçileri kişiyi getirip bu kapıda polise teslim ederdi.

Fabrikamızın Rus Mimarı İvan Nikolaev eserlerinde hep böyle görkemli kapılar kullanmış. Bunu bir yazımda Rusya'daki eserleriyle karşılaştırarak işlemiştim.

Ama bu fotoğraf kapının orijinal şeklini göstermiyor. Aslında pencerelerin olduğu yerlerde küçük kanatsız iki kapı varmış. Çalışanlar girişte bu küçük kapıları kullanırmış.Fabrika araçları ve pamuk getiren arabalar ortadan giriş yaparmış.Sonraki yıllarda araçların bu kapıyı kullanmalarına sınırlama getirildi. Fabrika araçları ve pamuk getiren araçlar diğer kapılardan içeri alınmaya başlandı.

1985 yıllarında yapılan elektrikli sürgülü kapıdan önce genellikle kapalı tutulan demir kapılar ortadaki büyük girişi kapatırdı.

1970 öncesi fabrika kart basma saatleri bu büyük kapının iç tarafındaydı. İşçiler işe giriş çıkışta kartlarını burada basarlardı. Saatler sonradan işletme içine alındı.

Sanırım giriş çıkışı daha kolay kontrol etmek için bu yan kapılar kapatılıp bir tarafına nizamiye nöbetçilerinin kulübesi karşısına da ziyaretçi kulübesi yapılmış. Eğer fabrikada aktif mesai halinde olan biriyle kısa süreli görüşme yapılacaksa bekçilerin karşısındaki küçük ofiste görüşülürdü. Orada bir de telefon vardı İçeriden biri aranacaksa o telefonla aranır ne söylenecekse kapıya gelmeden söylenirdi.

Mesai saatleri içinde çalışanların bu kapıya çağrılması olağan bir durum değildi. Çünkü geçerli bir neden ya da zorunluluk olmadan kimse buraya çağrılmazdı. Çağrı muhtemelen evde ya da ailede bir sorun olduğunun göstergesiydi.


Yine eskiden bu kapının bize göre sol tarafındaki ince uzun bölüm kreş,sağ tarafı da revirdi. Küçükken buralara gelir aşı olurduk. 1963-64 yıllarında içeriye yeni kreş binası yapılınca bu ince uzun bölümün solu personel servisi,sağ tarafı da Tahakkuk servisi oldu. Önceleri bu servisler İplik bölümünün üst katındaydı. O zaman tüm hesaplar Facit benzeri ekranı olmayan kağıt rulo takılan makinelerle yapılır. Kayıtlar el ile kocaman defterlere yazılarak tutulurdu. İşçi maaş bordroları 1 santim kalınlığında bant gibi kağıtlara zamanın kopya kalemleri dediğimiz silinmesi zor kalemlerle yazılırdı. İşçiler bunlara "Şerit" der. Herkes kaç para alacağını bu şeritlerden görür,hesap bilenler yanlışlık var mı? diye kontrol ederlerdi.

Nizamiye kapısı Sümerbank çocuklarının buluşma yeriydi. Birbirimize, örneğin "Saat 11.00 de fabrikanın önünde buluşalım" derdik.Herkes o saatte fabrika kapısı önünde olurdu.

1967-68 yıllarında burası böyle meydan gibi değildi. Kapının iki tarafında büyük çamlar altında park gibi ortası çimli yeşil alanlar vardı. Genellikle öğleden sonraları burası Sümerbank gençlerinin toplandığı uğrak bir yer olurdu. Fabrikamızdan malulen erken emekli olmuş Çekirdekçi Aydın amcanın mavi arabası burada durur işe gelip gidenler ondan alışveriş yaparlar,gençlerde yine o arabanın etrafında toplanırdı.O zamanki delikanlıların en popüler oyunu "Gazoz Çekişme" müsabakaları burada yapılırdı.Yaşımız küçük olduğundan bir çeşit kumar gibi olan büyüklerin bu oyununu sadece izlemekle yetinirdik.


Kapının tavanında elektrikle çalışan kocaman bir saat vardı.Herkes için en doğru saat o saatti herkes saatini fabrika saatine göre ayarlardı.

Sabahları kapının önünde ya da yakınında simit satıcıları olur fabrikaya çalışmak için gelenlere ve işten çıkacak olanlara satış yaparlardı.Sadece bu iş ile ailesini geçindiren kişiler bile vardı. Akşam saatlerine doğru burası pazar yeri gibi olurdu. Satıcılar işten çıkacak işçilere daha yakın olmak için kapıya en yakın noktaya tezgah açmak ister. Fabrika bekçileri de onları uzak tutmak için uğraşırlardı.

Balıkçılar,seyyar satıcılar hatta elektronik eşya satıcıları bile fabrika önünde satış yapar,iyi paralar kazanırlardı. 

İşten yorgun çıkan Sümerbank'lılarda çarşıya gitmek yerine ayaklarına kadar gelen  bu seyyar satıcılardan alış veriş etmeyi tercih ederlerdi.

O zamanlar fabrikada 3000 civarında çalışan olduğundan.Bu kapıdan sanki maç bitince  stadyumdan çıkan seyirciler gibi oluk,oluk insan akardı. Bisikletlilerden , Hürriyet caddesi boyunca bir ucu yukarı Nazilli'de bir ucu fabrika önünde , ince bir konvoy oluşurdu.

Belediye otobüsleri Nazilli'nin çeşitli bölgelerine gidecek çalışanları götürmek için sıra sıra dizilir,,dolmuş taksiciler fazladan bir sefer daha yapa bilmek için acele eder,mevsimine göre Şam tatlıcısı,dondurmacısı,birbiriyle yarış ederdi.

Nizamiye kapısının tam karşısındaki misafirhane yolunun iki kenarındaki çam ağaçlarında Nazilli yazlık sinemalarında oynayan yerli yabancı filmlerin afişlerinin asıldığı panolar vardı.Sinemacılar bile kilometrelerce uzaktan Sümerbank'tan nasiplerini almak için çaba sarf ederlerdi.

Hele dini bayram,okul başlangıcı,yeni yıl gibi özel zamanlarda,avans,maaş,ikramiye gibi işçilerin para aldığı günlerde bu kapının önü bayram yeri gibi olurdu.

2002 yılında fabrikamız kapatıldı. Fabrikamızın önündeki hareketlilikte sona erdi. Artık satıcılar uğramıyor. Üniversite öğrencileri de olmasa Nazilli şehir içi minibüsleri neredeyse sefer bile yapmayacak.

Kapıdan başladık nerelere geldik. Başka bir yazıda,başka konularda buluşmak üzere hoşça kalın. Sevgiyle kalın... İlhan Öden


4 yorum:

  1. Nazilli ekonomisini ayakta tutan, SÜMERBANK idi. Esnaf ayda 3 defa ödenen,avans pirim aylık günlerini çalışanlardan iyi bilir kendi toptancılarına yapacakları ödemelerin, tarihlerini ona göre yapardı.Bunların yanında, en önemli olan SÜMERBANK.IN sağladığı. Eğitim kültür, sanat gibi aktiviyeleri yanı sıra Futbol,Güreş,voleyboy basketbol boks gibi spor dallarında, çok iyi dereceler alan, şampiyonlar çıkarmıştır. Siyasi nedenlerle kapatılan, KÖY enüstüleri ile Sümerbank gibi ilim irfan yuvaları KAPATMAK ülkeye yapılmış en büyük ihanet'tir..Saygı ve selamlar..


    YanıtlaSil
  2. Trtrde belgeselde izledim Sümerbank'ı. Kapatılması çok üzücü.Devlet desteğini çekmeseydi kapatilmazdi. Yazık oldu.Ülkemizin kalkınmasını istemeyenler yol açtı ne yazık ki. Çocukken annemle Sumerbank mağazasına gidip kumaş seçerdik. Annem çok güzel elbiseler dikerdi. Ki o zamanlar elbiseler pahalıydı. O nedenle kendileri dikerlerdi. Kuran kursuna gitmek için satın aldığımız kumaşlardan yapılmış ilk namaz eteklerimizi hâlâ saklıyorum ve kullanıyorum. Hiç edilmediler. Kaliteliydi. Cumhuriyetin kuruluşunda yapılmış değerler bir bir ölüyor. Bu değerleri hatıralarla yaşatmak için çabalarınız da çok değerli. Teşekkürler.

    YanıtlaSil