Ne zaman Nazilli basma fabrikasının kapatılmasıyla ilgili bir paylaşım yapsam mutlaka birileri karalamak amacıyla kendilerine ezberletilen "ama işçiler yatıyordu" gibi kanıksadığımız mesajlar yazarlar. Amaçları paylaşımı küçümsetmek olduğu için işçilerin neden çalışmadan para aldıklarını merak etmez, sorgulamazlar, araştırmazlar. Öğrenmek istemezler.
Onlar öğrenmek istemese de ben yazayım.
1990 yıllarından sonra Sovyetler birliğinin dağılmasıyla dünyada "özelleştirme rüzgarları " esmeye başladı. Ekonomik sıkıntılar içindeki Türkiye, İMF ve Dünya Bankası'nın baskılarıyla "sosyal devlet" sisteminden "Liberal ekonomik sisteme" geçmeye zorlandı. Bu süreçte, hükumetler değişse de, kendi programlarını uygulamak yerine, dayatılan serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecine bağlı kalmak zorunda kaldılar.
Serbest piyasa ekonomisinin gereği rekabet şartlarının oluşturulabilmesi için önce devletin piyasadan çekilip meydanı özel sektöre bırakması gerekiyordu. Bunun için KİT. adı verilen Kamu İktisadi Teşekküllerinin acilen ortadan kaldırılması lazımdı. Önce satıp kurtulmayı denediler, ülkede bunları alabilecek, bedellerini ödeyebilecek özel sektör sermeyesi olmadığı için satamadılar. Süreç bir süre böyle devam ettiyse de, giderek artan İMF ve Dünya bankasının baskıları sonucunda kapatmak zorunda kaldılar.
Sümerbank gibi yıllarca fabrikalarıyla, mağaza, banka şubeleri ve iştirakleriyle tüm ülkeye "Sanayide devlet" sloganıyla hizmet vermiş dev bir kuruluşu hemen kapatmak kolay mı? Halkın tepkisinden çekindikleri için "İtibarsızlaştırıp" halkı kapatmaya rıza gösterir kıvama getirmeye karar verdiler.
Önce personel alımını durdurdular, personel azalınca üç vardiya çalışan fabrikaları iki vardiyaya düşürdüler. Sözleşmeli personel yasası çıkarıp çalışanları başka devlet kurumlarına geçmeye zorladılar.
Üretimi durdurmak için Sümerbank'ı devlet ihalelerine sokmadılar. Tasarruf tedbirleri bahanesiyle yedek parça ve ham madde alımını kısıtladılar. Fabrikaların, tüccarlar ile bağlarını koparıp üretim kararları alımını genel müdürlüğe bağladılar. Böyle, böyle yıllardır disiplin ve düzen içinde çalışan işletmelerin elini kolunu bağlayıp bilerek zarar ettirilip, çalışamaz hale getirdiler.
Pamuk alımı durdurulmuş.
Tüccar bağlantıları kesilmiş.
Devlet ihalelerine giriş engellenmiş.
Yedek parça alımı yok.
Üretim yok...
Devlet ihalelerine giriş engellenmiş.
Yedek parça alımı yok.
Üretim yok...
VE İŞÇİLER YATIYOR...
İşçi fabrikaya çalışmaya gelir. Bir süre temizlik bakım işleri yapılır, belki düzelir diye beklenir. Değişen bir şey olmaz. Emekliliğe az bir süre kalmış, o yaştan sonra yeni bir iş bulma şansı yok. Aile bakılacak, çocuklar okuyacak. Toplu sözleşmeyle bağlanmışsın, yasal yükümlülüklerin var, kazanılmış hakların var, bırakıp gitme şansın yok... Ben şanslıydım, hak eder etmez, emekli oldum bu durumu çok yaşamadan kurtuldum.
İşçi fabrikaya çalışmaya gelir. Bir süre temizlik bakım işleri yapılır, belki düzelir diye beklenir. Değişen bir şey olmaz. Emekliliğe az bir süre kalmış, o yaştan sonra yeni bir iş bulma şansı yok. Aile bakılacak, çocuklar okuyacak. Toplu sözleşmeyle bağlanmışsın, yasal yükümlülüklerin var, kazanılmış hakların var, bırakıp gitme şansın yok... Ben şanslıydım, hak eder etmez, emekli oldum bu durumu çok yaşamadan kurtuldum.
Şimdi soruyorum "İşçiler yatıyormuş" diyen cahiller, siz olsanız ne yapardınız? İLHAN ÖDEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder