Fabrika bahçesinin havuzunu süsleyen bu güzel kadın heykeli,fabrikamız çalışanlarından heykeltıraş Hüseyin Can tarafından yapılmış,fabrika dökümhanesinde bronz olarak dökülmüş, temizleme, parlatma gibi diğer işlemler yine fabrikamız atölyesinde yapılmıştır. Heykel içerisinde bulunan boru sistemi kadın heykelinin yukarıda tuttuğu elindeki tepsiye bağlantılıdır. Sular açıldığında heykelin üzerine dökülen sular heykele ayrı bir güzellik katar.
Hüseyin Can çok yönlü bir sanatçıdır,müzisyen kimliği de vardır. Nazilli Sümerbank bandosunun kuruculuğunu ve şefliğini yapmıştır.
Kadın heykelinin yanındaki çocuk heykelleri aslında bu kompozisyonun parçası değildir. Fabrika bahçesindeki diğer havuzdan 1967-68 yıllarında alınıp kadın heykelinin yanına monte edilmişlerdir. Çocuk heykelleri de Hüseyin Can tarafından yapılmıştır ama kadın heykeli gibi bronza döküm değildir. Çocuk heykelleri betondan imal edilmiştir.
"KOCAOĞLAN"
Atölyede çalışanların bu dev tornaya koyduğu isimdir. Atölyenin göz bebeğiydi.Fabrikamızın montajı sırasında Rusya'dan gelen orijinal makinelerden biridir.
Fabrikamızın kapatıldığı 2002 yılına kadar "bölgedeki en büyük torna" olma özelliğini korumuştur. 6 Metre uzunluğundaki bu tezgahta atölyemizin en bilgili,en tecrübeli tornacıları çalışırdı. Dev tornada çalışmak her ustanın harcı değildi. Bu büyüklükteki tezgaha iş bağlamak,iş sökmek bile deneyim gerektirirdi. İş bağlama ve sökme sırasında özel güvenlik önlemleri ve aparatlar kullanılır,parçalar, tezgahın hemen yakınındaki dik ve yatay yürüyebilen elektrikli caraskal yardımıyla bağlanırdı. Staja başladığım 1974 yılından kapanma sürecine kadar farklı dönemlerde birbirinden değerli dört değişik ustanın çalıştığını hatırlıyorum. Sanırım önceki ustalar hakkın rahmetine kavuştular. Son ustası Coşkun Cömert ağabey ve bu atölyenin ustabaşısı Veysel Özmen'dir. Umarım "Kocaoğlanı" özlemişlerdir ve bu muhteşem makinenin görüntüsünü yansıtan bu güzel tabloyu görmeye gelirler. İLHAN ÖDEN
BU TABLODA GÖRDÜKLERİM.
Fabrikamızın kalbi Enerji santraline doğru uzanıp giden demir yolları...
Yüzlerce odayı aydınlatan, binlerce makineyi
çalıştıran, yetmezmiş gibi Nazilli'ye gücünden pay veren, kış aylarında günde
150 ton toz kömürün, elektriğe ve basınç altında 360 C dereceye kadar
kızdırılmış buhara dönüştüğü, bataklığın ortasında "Cumhuriyet Mucizesine
can veren" güç kaynağı...
Arkada görülen emektar vinç de fabrikanın henüz inşaatının bile başlamadığı
günlerde, Gıdıgıdı treniyle birlikte ilk işbaşı yapanlardan. Tren inşaat
malzemelerini, makineleri ve diğer malzemeleri getirmiş, buharlı vinç indirmiş.Fabrika
üretime geçince de, doymak bilmeyen canavar,Enerli santralını besleme görevi bu
buharlı vinç’e verilmiş. Vinç 3 vardiya, 24 saat çalışır, vagonetlere kömür
doldururdu. Enerji kesintisi olmaması
için en önemli görev bu emektara
düşüyordu.
Vinçte çalışmak zordu,bir yanda yanan
kazanın sıcaklığı,kömür tozu ve gürültü…Operatörleri, soy adını hatırlayamadığım rahmetli “Deli Hamdi” ve yine rahmetli Rüştü
Dinçer bu emektarın kahrını çekip evine en helalinden ekmek götürenler…Mekanları cennet olsun. İLHAN ÖDEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder