20 Mart 2012 Salı

OKUL ve CAMİ

Bu güne kadar Nazilli basma fabrikası ile ilgili pek çok yazı yazıldı, Nazilli’ye getirdiği yenilikler, Nazilli ekonomisine, kültür, sağlık, spor ve sosyal hayatına yaptığı katkılar onlarca kez gazete ve dergi sütunlarında yer aldı. Özellikle geçtiğimiz yıl, Yazar Banu AVAR ve Tarihçi Sinan Meydan’ın katıldıkları Tv. programlarında ve yazılarında fabrikamızdan övgüyle bahsettiler. Fabrikamızın, Venezüella’da ki kopyasından, Gıdı gıdı trenimize, hamamından, fırınından, ızgaralı futbol sahamıza kadar her türlü özelliği anlatıldı…

Bu yazı ve programlar, o sıralarda gerek sanal âlemde, gerek reel ortamda fabrikamızı iyi bilmeyenler tarafından hayretle izlendi, okundu...

Bugün sizlere, şu sıralarda yeniden gündeme oturan, her iktidara gelen hükümetin kendi görüş ve istekleri doğrultusunda değişiklik yaptığı, yaz-boz tahtasına dönmüş eğitim sistemimiz ile ilgili bir paylaşım yapıp, çağdışı olarak nitelendirilip kapatılan Sümerbank’ın eğitime bakış açısını anlatmaya çalışacağım.

Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası, hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen çalışanlarına yönelik sertifikalı meslek edindirme ve okuma yazma kurslarına devam ederken, mensuplarının çocuklarının eğitim sorununa çözüm getirmek ve çağdaş nesiller olarak yetişmelerini sağlamak için bir ilkokul yaptırıyor. Okulun inşaatına 17 Eylül 1945 tarihinde başlanıp fabrikanın açılış yıl dönümü olan 9 Ekim 1946 tarihinde yapımı tamamlanıyor.

Fabrika Müdürü Hayri Toker okulun açılış konuşmasını yapıyor.

Mikroskobundan, plastik anatomi iskeletine, geometri aletlerinden, haritalar ve projeksiyon makinesine, minik rasathanesinden, kütüphanesine kadar her türlü ihtiyacı Sümerbank tarafından karşılanıyor. Belki de pek çok Avrupa ülkesi ya da ABD. nin okulları bile henüz bu kadar donanımlı değilken.

En önemlisi,1947-1947 öğretim yılında, Nazilli Sümer ilkokulunda, okul öncesi eğitim veren “Ana sınıfı” var. O yıllarda okul öncesi eğitimi düşünmek,şaşırtıcı...

15 Ekim 1947 Nazilli Sümer ilkokulu Ana sınıfı

Türkiye’nin pek çok ilinde yeterince, köylerinin yarısından çoğunda okul yok iken… Henüz, ilköğretim bile zorunlu değil iken… 1947 yılında, sıralara yetişemeyecek küçük çocuklar için özel yapılmış minik sandalyeli, masalı karatahtalı ve öğretmeni olan bir Ana sınıfı açmak…

Yere yakın karatahta ve minik masa ve sandalyeli ana sınıfı

Atatürk Sümerbank Nazilli Basma Fabrikasını açmaya geldiğinde “Buraya bir cami, bir de okul yapın” demiş…

Atatürk ister de, Sümerbank'lılar yapmaz mı? Hem de “Âleme örnek olsun “ diye yapmışlar...

Sadece yapmakla kalmayıp, okulun,caminin badanasını, tamiratını, her türlü ihtiyacını yıllar boyu üstlenmişler, kurdukları Halkevi, yardım dernekleri ve eğitim vakıflarıyla yüzlerce öğrenciye burs vermişler...
Sümer Halkevi tarafından giydirilen çocuklar.
Bir fabrikanın bölgesine bu kadar katkı yapmasının başka örneği varmıdır? Sizce bu fabrikalar, çok para kazanmayı hedeflemedikleri için yanlış mı yapmışlardır? İsimlerini tarihten bile silmek için bu acele gayretin sebebi nedir? Herkesin bu soruların cevaplarını iyi düşünmesi lazım?

Sevgiyle kalın.... İlhan ÖDEN

(Sümer Camisini merak edenlere,kartonpiyer,vitray,ahşap işçiliği, hat işlemeli duvar ve kubbe süslemeleriyle, Sümerbank Basma Fabrikası camii hala Nazilli'nin en güzel camisidir.)

Not : Yıl 2012,Türkiye eğitim sistemi yeniden elden geçiriliyor. İktidar zorunlu eğitim 4+4+4 derken, muhalefet hayır 8+4 olsun diyor. Sonuç bugün yarın belli olacak.Artık okullar eğitim yuvası olmaktan çıktı, Öğrenciler ,öğrenmeden okulları bitiriyor. Bir şeyler öğrenmek için dershanelere avuç dolusu para ödemek gerek. Dershaneye gitmeden herhangi bir sınavda başarılı olmak imkânsız, kimse farkında değil. Belki farkındalar ama işlerine gelmiyor. Çünkü bu sisteme, bilgili kişiden çok, asgari ücretle çalışacak “amale” lazım. Eğitim kimsenin umurunda değil?

2 Mart 2012 Cuma

Atatürk Müzesine " Sera Naylonlu önlem"

Aşağıdaki fotoğrafta, Nazilli basma fabrikasının müdüriyet binasını görüyorsunuz. Binanın çatısında kırmızı daire içine aldığım ve iyice dikkat çekmesi için oklarla gösterdiğim beyazlığın ne olduğunu tahmin etmenizi istesem cevabınız ne olurdu?Aklınıza ilk gelenin “kar” olduğunu tahmin ediyorum. Evet, uzun zaman sonra Nazilli bu yıl kar ile hasretini giderdi ama karlar iki gün içinde eriyip yok oldu gitti.

Başka ne olabilir diye sorup sizi uğraştırmadan cevabı vereyim. “Sera naylonu”

FOTOĞRAFI BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN.

Sera naylonunun çatıya neden serildiğini anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. Naylonun tam altındaki oda Sümerbank zamanından kalma Atatürk müzesinin olduğu oda. Muhtemelen çatı akıyor bina “Sit korumasında “ olduğu için müdahale edilemediğinden böyle uyduruk bir önlem alınmış.

Nazilli Sümerbank kapanalı 10 yıl kadar oluyor.10 yılda Atatürk müzesinin yeşil halısı rutubetten çürüdü kaldırıldı. Duvarlardaki yağlıboyalar marul yaprağı gibi katman katman kabarmış. İçerde saklanan eşyalar, kataloglar, albümler, şeref ve hatıra defterlerinin ne durumda olduğunu bilmiyoruz.


Fabrikanın başka bölümlerinin de, Atatürk müzesinden farklı olduğunu sanmıyorum. Yıllardır defalarca yazmamıza rağmen Gıdı gıdı hala yağmurun, güneşin altında korunmasız duruyor. Bisiklet garajının yarısı çökmüş öyle duruyor. Kısacası fabrikanın her tarafı dökülüyor.


Yöneticilere, yetkililere her duyurduğumuzda sevindirici cevaplar alıyoruz ama nedense bir türlü müspet bir gelişme olmuyor.


SİT alanı nedir?

“Bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardır…”

Ya hu bu nasıl korumadır. 2012 yılında sera naylonu ile müze korumak kadar çağdışı ve komik bir çözüm olabilir mi?

Bu işlerle ilgilenen kurum hangi kurum ise (Muhtemelen Anıtlar Yüksek Kurulu) bir an önce karar versin, ne yapılacaksa bir an önce yapılsın. Tamirat ve bakımların aslına uygun olarak yapılması için Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli belediyesi, Nazilli Kaymakamlığı, Aydın milletvekillerimiz üzerlerine düşen görevleri yapsınlar.

Hürriyet caddesinden Sümerpark’a, Bozdoğan’a doğru geçen herkesin hemen gözüne çarpan ve 2012 Türkiye’sine yakışmayan bu duruma bir çözüm bulunsun.

Fabrikaya sahip çıkmadık,hiç olmazsa anılarına sahip çıkalım. Bu durum Nazilliye yakışmıyor.

İlgililere ve Nazilli’yi idare edenlere duyrulur. İlhan ÖDEN