13 Aralık 2011 Salı

%100 ATATÜRK

Adı, Galip İnç. Tam 100 yaşında. Soyadını kendi seçmiş ulu bir çınar.Nazilli’yi Türkiye gündemine taşıyan “uzun ömürlü ihtiyar delikanlılardan” biri.


Kuşbaz mahallesinde kendine ait eski bir fırının bitişiğindeki odada, tek başına yaşıyor. Hayat arkadaşını yaklaşık 2 yıl kadar önce kaybetmiş. Çocukları var, anladığım kadarıyla Galip dedenin hayatına pek karışmıyorlar. Karışmıyorlar derken bundan “babalarıyla ilgilenmiyorlar” sonucu çıkarılmasın. Çünkü Galip dedenin onların bakımına pek ihtiyacı yok. Maşallah, her işini kendi görebilecek fiziki güce ve hayat düzenine sahip bu düzen içerisinde günlük yaşamını çocuklarının mesafeli gözetimi ve denetimi çerçevesinde özgürce sürdürüyor.

Sümerbank eksenli bir blok sayfasıyla Galip dedenin nasıl bir bağlantısı olabilir? Gibi bir soru aklınıza gelebilir. Hemen yanıtlayayım Galip dede Nazilli Sümerbank fabrikasının inşaatında çalışan ustalardan biri. Tanışmamızı Gıdı gıdı belgeseli için onu bize öneren Eşref Özbağcı kardeşimize borçluyuz.


Ön görüşme ve Gıdı gıdı belgesel çekimleri dolayısıyla Galip dede ile iki kez görüşmemiz oldu.100 yaşın verdiği zihin yorgunluğu ile soruları biraz geç algılayıp, cevaplaması dışında göze batan hiçbir problemi yok. Değişik zamanlarda yinelenen aynı sorulara yakın, yerinde ve doğru cevaplar veriyor.

Sümer park’ta yapılan Gıdı gıdı belgeseli çekimleri sırasında, fabrika arazisinin inşaattan önceki durumu, binaların yapım sıraları, zamanın ülke şartları, inşaat sırasında yaşanan ilginç olaylar ve Atatürk’ün katıldığı açılış töreniyle ilgili belgesel yönetmeni Yasin Ali Türkeri’nin sorularını tek tek cevapladı…


Şimdi parayla pek işi kalmasa bile gençliğinde çok para kazanmak için sıra dışı işler yapmış. Bu sebeple kısa bir Sümerbank çalışma hayatı sonrasında daha çok para kazandıracak işlere yönelmek için fabrikadan ayrılmış. Söz inşaat ustalığına gelince “ben iyi ustaydım” diye mesleğindeki ustalığını vurgulamayı ihmal etmiyor. Nazilli’de nasıl “domuz çiftliği “ açtığını, yetiştirdiği domuzları nasıl sattığını para kazanmak için yaptığı diğer sıra dışı işleri bize anlattı.

Gıdı gıdı belgeselinde göreceksiniz.

Galip dede günde iki kâse mercimek çorbası (ekmeksiz) dışında hiçbir şey yemiyor,100 yaşında olmasına rağmen hala kahveye gidiyor, Nazilli içinde gezintilerine devam ediyor. (Hatta röportaj için gittiğimizde onu evinde ve kahvede bulamadık) Şehir turlarında özel olarak yaptırdığı üç tekerlekli bisikletini kullanıyor.

Kırmızı bisikleti, bakımlı, pırıl pırıl, gençleri imrendirecek kadar güzel. Bizim için mahalle arasında küçük bir gösteri bile yaptı. Bisikletinin direksiyonundaki Atatürklü bayrak hemen dikkatimi çekti. Yanlızca süs olsun diye mi astığını anlamak için küçük bir yoklama yapıp,ona bayrağı sordum.


Bana ”yerli mali” şarkısını hatırlatarak, Atatürk resimli bayrağı özellikle astığını, Atatürk'ün çok büyük adam olduğunu ve onu çok sevdiğini söyledi. Yerli malı kullanmayı teşvik eden bu şarkıyı daha önce videoda kullandığım için biliyordum. Bilmeseydim belki ne demek istediğini tam anlayamayabilirdim ama yine de ondan böyle net bir cevap beklemediğim için açıkçası çok şaşırdım.

Gözleri hep çok uzak yerlere bakar gibi. Sorulara, önemli şeyler düşünen meşgul birine yöneltilen basit soruları cevaplar gibi yanıtlıyor. Gıdı gıdı'yı anlatırken gülümseyen yüzü, açılış töreninde kılık kıyafeti düzgün olmadığı için kendisini Atatürk’e yaklaştırmayanları anlatırken sertleşiyor...

Asırlık ulu bir çınar gibi dimdik, sanki bastonunu aksesuar olarak taşıyor. Allah ona herkese vermediği güzel bir hediye vermiş. İnşallah sağlıkla yaşamaya ve yaşadıklarıyla bizleri nasiplendirmeye devam eder... İlhan ÖDEN