27 Ağustos 2011 Cumartesi

Sümerspor Aydın Cezaevinde.

Hemen endişelenmeyin, Nazilli Sümerspor kulübünün "şike" soruşturması ile ilgili bir bağlantısı yok.Başlık daha ilginç olsun diye öyle yazdım.

Nazilli Basma Fabrikasını, sadece pamuklu bez dokuyan basit bir fabrika olarak görmemek gerektiğini,fabrikanın bölgeye ilk başta ekonomik olmak üzere, sosyal, kültürel ve sağlık yönünden büyük katkılar yaptığını başka yazılarla defalarca anlatmaya çalıştım.

Bu yazımda fabrikanın spor kulübü Nazilli Sümerspor’un da sıradan bir spor kulübü olarak görülmemesi gerektiğini eski bir fotoğraftan yola çıkarak anlatmaya çalışacağım.

FOTOĞRAFI BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN
Yukarıdaki fotoğraf 1985–86 yıllarında Aydın eski cezaevinde çekildi, aralarında benimde olduğum Nazilli Sümerspor voleybol takımını, mahkûmlar ve gardiyanlarla birlikte cezaevi içerisinde gösteriyor.

O yıllarda Nazilli Sümerspor voleybol takımı Aydın voleybol camiasının gözbebeğiydi, namaglûp hatta rakiplerine set bile vermeden Aydın şampiyonu oluyor. Aydın ilini bölge şampiyonalarında temsil ediyordu.

Aydın cezaevi ise o zamanlar henüz şehir merkezindeki eski binasında,çevresi 10 metreye ulaşan duvarlarla çevrili,12 Eylül sonrası ağır suçlarla yargılanan siyasi mahkûmların özellikle toplandığı namlı bir cezaeviydi.

İşte böyle karışık,herkesin birbirinden çekindiği bir dönemde Nazilli Sümerspor üslendiği sosyal misyon gereği, Aydın cezaevindeki mahkûmlarla voleybol oynamak için Aydın cezaevindeydi.

Soyunma odamızdan maçın yapılacağı alana kadar abartısız 4–5 kilitli demir kapıdan geçtik. Cezaevi avlusunda büyük bir kalabalık toplanmıştı. Dostluk havası içinde güzel bir maç oldu.
Bizim için sonuç hiç önemli değildi mahkûm kardeşlerimizde gördüğümüz oyun disiplini ve fedakârca kurtarışlar yapmak için gösterdikleri insanüstü gayret dikkatimizi çekmişti.

O gün, Aydın cezaevindeki mahkûm kardeşlerimiz için özel bir gün oldu. Bizim için de güzel bir gündü. Çeşitli sebeplerle cezaevine düşmüş mahkûm kardeşlerimizin çaylarını içip misafirleri olmuştuk.

Yeri geldiğinde hep yazıyorum Sümerspor bizim için Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi büyük bir kulüptü bütün Sümerbank çocuklarının gönlünde bir gün Sümerspor da forma giymek yatar diye. İşte Aydın cezaevinden ayrılırken mahkum kardeşlerimizin gönlünde,Nazilli Sümerspor'un yukarıda isimlerini saydığım kulüpler kadar büyüdüğünü hissettim.

Nazilli Sümerspor kulübünün hapishane ziyaretleri anlattığım bu maçla sınırlı değil, oynadığım ve atmosferi yaşadığım için o maçı yazdım.

Sporcu büyüklerimizden duyduğuma göre Nazilli Sümerspor tarihinde böyle cezaevi ziyaretleri birkaç defa daha olmuş. Bu maçlarda oynayan ağabeylerimiz var.

FOTOĞRAFI BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN

Defalarca Aydın Şampiyonu olmuş Nazilli Sümerspor voleybol takımı olarak davet edildiğimiz her yere gittik. "Biz spor salonlarının cilalı parke zeminlerinde oynarız" demedik, bazen beton, bazen toprak, bazen taşlı, eğri büğrü zeminli köy sahalarında bile oynadık. Bazı rakiplerimiz tarla sulamaktan geldi, bazıları pamuk toplamaktan. Nazilli çevresinde voleybol oynanan her ilçeye, kasabaya, her köye gittik. Maçlarımızı yaptık, çaylarımızı içtik misafirleri olduk, gönüllerine Sümerbank sevgisinden minik bir parça koyduk.

Bunları anlatıyorum ki. "Devlet bez dokumaz" diyen işgüzarlar bu fabrikalarda sadece bez dokunmadığını bilsin,öğrensin.

Sevgiyle kalın..

İlhan ÖDEN

14 Ağustos 2011 Pazar

Bu " BAHÇE " başka bahçe..

Nazilli Sümerbank'ın güzelliklerinden bahsedildiğinde ilk akla gelen mekan,fabrika bahçesidir. Bilmeyenler için kısaca yazayım,"bahçe" terimi, fabrika alanı dışındaki ağaçlık bölümleri değil, fabrikanın en gözde açık mekanı fabrika içindeki çaybahçesi yada açık kafeterya niteliğindeki sosyal tesisleri ifade eden ve Nazilli basma fabrikası çalışanlarınca kullanılan kısa isimdi..

Bahçe,sadece Sümerbank mensupları ve misafirlerinin kullanımına açıktı. Nazillinin ileri gelenleri ve ailelerinin de bahçeye girmelerine izin verilirdi. Yabancı bekarların,alkollü yada kıyafeti düzgün olmayan fabrika mensuplarının bile bahçeye girmesi imkansızdı.

Daha önce bahçede uygunsuz davranışlarda bulunmuş kişilerin listesi fabrika ana kapısında asılı durur bahçeye girişleri Nizamiye bekçileri tarafından engellenirdi.

FOTOĞRAFLARI BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYIN

Fabrika kapalı kışlık sosyal tesisleri ne kadar temiz ve güzel olsa da,Fabrika bahçesinin havası ve özgürlüğü ile kıyaslanamaz olduğundan herkes havaların ısınmasıyla birlikte bahçenin açılmasını sabırsızlıkla beklerdi.

Fabrika bahçesi görünürde Çay bahçesi havasında olsada,özel günlerde değişik şekilde kullanılırdı. Hatırladığım kadarıyla 1965-1970 yılları arasında Defile,Toplu sünnet törenleri ve Öğretmen Emin Altınöz yönetiminde çoğunluğu sanat okulu öğrencilerinden oluşan halk müziği topluluğunun solisti Ertan Şancı'nın güzel sesinden türküler dinlediğimiz konserler olurdu.

Bahçenin bir köşesinde bizim yetişemediğimiz dönemlerden kalma betondan yapılmış bir "paten pisti" vardı .Babamdan duyduğuma göre o zamanlar sümerbank çocukları burada patenle kayarlarmış,özellikle rahmetli Zekiye halamın bu konuda çok yetenekli olduğunu anlatırdı. Patenin Türkiye'de bile zor bulunduğu günlerde Nazilli'de patenle kaymak bana uçuk bir düşünce gibi gelsede evimizde eski eşyalarının saklandığı sepette bulduğum bir tekerleği kaybolmuş eski paten babamın sözlerini doğruluyordu.

FOTOĞRAFLARI BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYIN
Nazilli Sümerbank Kız voleybol takımı erkeklere karşı. 1945-50
Fotoğraf için Atakan AKBAY'a teşekkür ederim.


Bu pist aynı zamanda kız ve erkeklerin modern spor kıyafetleri giyerek karşılıklı zorlu maçlar yaptığı voleybol sahası olarak da kullanılıyormuş.Hatta fabrika kısımları arasında düzenlenen voleybol turnuvalarında maçlar bu alanda oynanıyormuş. Paylaştığım fotoğraflarda nizami kıyafetli hakem ve seyircilerin çokluğu maçlara ne kadar önem verildiğini açıkça gösteriyor.

FOTOĞRAFLARI BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYIN
Nazilli Sümerbank kız voleybol takımı,erkeklere karşı. 1945-50
Fotoğraf için Atakan AKBAY'a teşekkür ederim.


Türkiye Voleybol federasyonunun 1948 de uluslararası federasyona üye olduğu düşünülürse, 1945-50 yıllarında Nazilli'de bayan voleybol takımının olması sanırım sizleride benim gibi şaşırtmıştır.

Fabrika kısımları arasında düzenlenen turnuvadan iki takım.
Fotoğraf için Atakan AKBAY'a teşekkür ederim.


Yine bu alana branda perde takıp,sandalye dizilerek ,yazlık sinema olarak da kullanılıyordu. Ayrıca bahçenin ambarlara yakın bölümünde toprak zeminli çevresi tel örgüyle çevrili basketbol ve voleybol sahaları vardı.Yazlık sinemanın yeni yapılan alana taşınması , spor alanlarının kaldırılması ve 197o yıllarında televizyonun hayatımıza girmesiyle,bahçeye Tv. izleme bölümü ilave edilerek düzenlenip, fabrika kapanmadan önceki haline getirildi.

Sümerbank yenilikleri yakından takip eden ve mensuplarını yeniliklerle biran önce tanıştırmaya gayret eden bir kurumdu.Henüz evlerde televizyon yokken açık ve kapalı sosyal alanlarda mensuplarına tv. izleme imkanı sunmuştu.Aynı şekilde dünyada uydu yayınları ilk izlenmeye başlandığı dönemde fabrika kantin binası çatısına kurulan, üçbuçuk metrelik dev çanak antenle bu hizmeti de sunmuştu.

Fabrika bahçesi,tavla,okey,briç gibi oyunların oynandığı, masatenisi,bilardo gibi o zamanlar için pek bilinmeyen sporların yapıldığı cevre düzenlemesi ve bakımıyla gözde bir mekandı.

1975 yıllarında bahçe giriş kapısının sol tarafındaki alana bir mini golf sahası bile yapıldı.

Bunlar önemli imkanlardı ama bizim için asıl önemli olan 1970-1980 arası anarşi ve siyasi çatışmaların yoğun olduğu ve hergün bir kaç kişinin hayatını kaybettiği dönemde her türlü tehlikeden uzak güvenle oturabileceğimiz bir mekan olmasıydı.

Fabrika bahçesinde efendi gibi oturulduğu sürece kimseye bir şey denmez ama kavga vs. gibi olaylara kesinlikle müsade edilmezdi. Böyle olaylara yeltenenler fabrika çalışanı bile olsa bir daha bahçeye kesinlikle giremezdi.


Bahçe fabrikanın,büyük havuz da bahçenin en güzel yeriydi. Havuzun ortasında yukarıdaki fotoğrafta görülen heykel grubu vardı.Fotoğrafta yanyana görülseler bile çocuklar ve kadın heykelleri birbiriyle bağlantılı bir kompozisyon değildi. 1965-68 yıllarına kadar bu heykeller ayrı havuzlardaydı ve heykeller arasında ilk akla gelen "anne ile çocukları" gibi bir bağlantı yoktu.

Amcamın bu Fotoğrafında heykellerin eski konumu görülüyor.

Kadın heykelinin hikayesi Sümerbanklılarca biliniyor.Fabrikada çalışan Hüseyin CAN isimli heykeltraş bir gencin, platonik aşkla bağlandığı bir kadın için yaptığı kayıtlarda geçiyor.

Heykeltraş Hüseyin Can hakkında yaptığım araştırmada, Denizli'deki Gazi İlköğretim okulu binası önündeki "Atatürk ve çocukları" adlı heykeli 8.000 lira karşılığında yaptığına ve Aydın Belediye bandosunda bir süre şeflik yaptığı bilgilerine ulaştım.

Denizli Gazi ilkokulu önündeki H. CAN tarafından yapılan heykel.

Çocuk heykelleri için yazılı bir kayıt yok ama onların ve bahçenin bir köşesinde ağzından su akacak şekilde yapılmış ,aslan başı şeklindeki heykelin de heykeltraş Hüseyin CAN tarafından yapılmış olma olasılığı yüksek.

İşte böyle..


Bahçemiz fabrikanın çalışma temposu düştükçe aynı oranda bakımından güzelliğiden ve öneminden kaybederek fabrikanın kapandığı son dönemlere kadar geldi.

Kapanıştan sonra bildiğim kadarıyla hiçbir şey yapılmadı. Üniversitenin geniş alanına bakabilecek sayıda bahçivanı yok.Çalışanlar güçleri yettiği oranda her işe yetişmeye gayret ediyorlar.

Bu kadar yazıyı yazıp fabrika bahçesini bilmeyenlere ve gelecek nesillere anlatmaya çalıştım. Artık asıl yazmak istediğim konuya geleyim.

Son ziyaretimde Adu. Sümer Kampüs Müdürü Ertuğrul ACARTÜRK ,bahçeyi tekrar açmak, Sümerbanklıların ve vatandaşların hizmetine sunmak,hatta düğün yada özel toplantılar için kullandırmak istediğini bana söyledi .Ama bu seneye yetiştiremedi.

Bahçe şu anda maalesef bakımsız ve üniversitenin bu bakımı yapacak parası ve yeterli elemanı yok. Çiçekler kaybolmakta, ağaçlar kurumakta.En önemlisi havuzlardaki bizim için tarihi ve manevi öneme sahip heykellerde kırıklar,çatlaklar oluşmakta. Bunların mutlaka "yerinde" bakıma alınıp tamir edilmesi gerek.



Neden yerinde tamir edilmesi gerektiğine gelince..
İçimde korku var,eğer bu heykeller bakım veya koruma altına alma bahanesiyle sökülürse bir daha eski yerlerine konmaz. Alakasız yerlerde veya depolarda kaybolur gider.

Bunları da özellikle yazıyorum ki.

Fabrikanın bacaları gibi aniden uçup gitmesin,kaybolmasın çünkü giden bir daha geri gelmiyor.

Korkuyorum, şimdiki sanata bakış açısı bu heykeller için pek uygun değil.Yarın aklıma gelmişti keşke yazsaymışım dememek için bu günden yazıyorum.

İnşallah korkularım gerçekleşmez ve endişelerim yersiz çıkar. Bundan en çok ben mutlu olurum.Sevgiyle kalın...

İlhan ÖDEN


Fabrika bahçesiyle ilgili diğer fotoğraflara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

NAZİLLİ SÜMERBANK FABRİKASI BAHÇE FOTOĞRAFLARI